Sizden Gelenler

Ben seninle büyüdüm Seninle titredim Sitemsiz bir dünya seçtim Zamanın sonu şiirle Kaygı telveleri un fak seninle Şehirlerin, ülkelerin, günlerin adı Seninle Kalbim çocuğum Işığım çocuğum Ferah bir...

Altı üstü hem seyirlik hem rüya, Gelen gitmez kalan göçmez sanmayın. Saltanatı sarayları boş dünya, Süleyman’a baki kaldı sanmayın.   Kimileri boşa kürek sallarlar, Meteliğe iki takla atarlar,...

Taşıyor içimden nasıl köpürerek taşıyor, en yakınıma bulaşıyor ilkin, devam ediyor sonra hiç durmadan, bir iki derken bulaşıyor herkese cinnet suları.

Ölmesek kimsenin duymadığı yerde vakitsiz belki otlar tutuşmazdı Ellerimizle kazmasak bu çorak ve kimsesiz toprağı her sabah Her akşam tırnaklarımızın arasında sızılı bir ninni söylemesek Süte gelmezdi bu...

Sözüm olsun bu güzel memlekete. İçlerinde güzellikler yaşatan sevilesi insanlara. Yaşamaya dair heyecanı olanlara.   Sözüm olsun şefkat yükü taşıyan analara. Yüzlerinde tebessümü ebedi kılanlara. Birlikte var olmaya...

Şaşı bakışlar atılıyor penceresi kırık evlerden Zaman yürüyor sessiz ve derin Dar geçitlerde istif istif hüzün Çeşmesi kurumuş sevginin Suskunluk bağırıyor göğünde şehrin…   Uzaklığın yamacında sıra sıra...

Şimdi ben Mezopotamya doğumlu ölü bir kız çocuğuyum Hani, çokça konu olmuştur konuşmalarınıza Mezopotamya Medeniyettin beşiği Mezopotamya’da doğdum ve öldüm Ne doğumum nede ölümüm konu olmamıştır konuşmalarınıza Biliyorum...

Künyemize kazılı bir yalnızlık bu Künyemize kazılı bir azap Adımız doğarken belli: terörist   Künyemize kazılı bir dert bu Künyemize kazılı bir öfke Adımız doğarken belli: vatan haini...

Kızıl kardelen açtım bu sabah Dağın ayazına aldırmadan Sert kasırgalardan geçtim Anam babam Munzur   Bir deli dalgaya tutuldum Çarpa çarpa engelleri aştım Setleri yıktım Yoluma çıkan ne...

Yürüdük patikadan Çoğalırdı bozkırlar Dağların ardında Beklerdi tanrı   Karınca sessizliğinde Zihnim onca sorudan arınırken Çözülürdü dilinde Toprağın ahı   İkinci bir dille Nice kırılmalar Dizelerin kıyısında Kalırdı...