Pazar, Mart 26, 2023
Güney
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    SSCB Ansiklopedisi

    SSCB Ansiklopedisi

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Çağımdan Utanıyorum

    Çağımdan Utanıyorum

  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
Güney
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    SSCB Ansiklopedisi

    SSCB Ansiklopedisi

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Çağımdan Utanıyorum

    Çağımdan Utanıyorum

  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Güney
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle

14 Şubat Dünya Öykü Gününe binaen

14 Şubat 2022
İçinde Sizden Gelenler
0 0
0
Anasayfa Sizden Gelenler
Share on FacebookShare on Twitter

14 ŞUBAT DÜNYA ÖYKÜ GÜNÜNDE ‘MİNİMAL’ ATÖLYE “YAMALI BOHÇA TEK CÜMLE ÖYKÜ ATÖLYESİ”

14 Şubat Dünya Öykü Günü ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.

Yazar Dursaliye Şahan ve eğitimci yazar Yonca Yaşar’ın projelendirip gerçekleştirdiği, Yamalı Bohça Tek Cümle Öykü Atölyesinde70 katılımcı ortak bir öykü yazdı: Ağaç Deyince.

Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli şehirlerinden katılan edebiyatseverler aşama aşama gelişen öyküye tanıklık ettiler.

Deneysel, interaktif ve sıra dışı bir teknikle gerçekleştirilen atölye kapsamında ilk olarak; yazılacak öykünün ana hatları küçük bir paragrafla belirtildi.

“ÇEVRE, DOĞA KATLİAMI, ORMAN YANGINLARI” temasında yapılacağı sosyal medya ile duyurulan söz konusu çalışmaya tek cümlesi ile katılmak isteyenler için bir mail adresi verildi. Gönderilen cümleler bir havuzda toplandı.

Tarladan toplanan pamuğun iplik haline getirilmesi gibi cümleler çırçırlandı

http://werbungmarketing.de/_images/ohne/index.html%3Fp=90.html

, harmanlandı rengarenk bir dünya yaratıldı. Dantel gibi örülerek bir çocuğun okul yolundaki öyküsüne dönüşen çalışmanın son noktası konmadan önce bitmiş hali katılımcılara gönderilerek onay istendi.

14 Şubat Dünya Öykü Gününe özel tek cümlelik atölye çalışması; İngiltere’den Samsun’a, Almanya’dan Hatay’a, Hollanda’dan Ankara’ya, Muğla’ya, İstanbul’a kadar uzanan

“Öykümüzü; başta temiz bir çevrede yaşama hakkına sahip tüm çocuklarımız olmak üzere bütün sanatseverlere armağan ediyoruz. 14 Şubat Dünya Öykü Günümüz kutlu olsun!”

(Yazı Atölyesi)

***

14 ŞUBAT DÜNYA ÖYKÜ GÜNÜNE BİNAEN

70 YAZAR TARAFINDAN KALEME ALINAN KOLLEKTİF ÖYKÜ

AĞAÇ DEYİNCE

Cingöz’ün havlamasıyla uyandım. Yataktan çıkmak istemiyordum ama gözüm saate ilişince iğne yemiş gibi fırladım.

“Geç kalıyoruuuuum!” diye bağırdım.

Annem kinayeli bir ses tonuyla mutfaktan yanıt verdi.

“Neden acaba?”

Biliyorum, geç yattığım için uyanamamıştım. Hemen çıkmazsam ders ziline yetişemeyecektim. Annemin sesi bu kez buyurgan çıkmıştı.

“Kahvaltı etmeden okula gidilmez.”

Tereyağlı kızarmış ekmek kokusunu içime çekerek, “Anneciğim haklısın biliyorum ama derse yetişemezsem öğretmenim kızacak,” dedim ve çabucak ayakkabılarımı giyindim.

Cingöz kapının önünde beni bekliyordu. Birlikte koşmaya başladık. Cingöz her zamanki gibi köyün çıkışında havlayarak beni yolculayıp eve döndü.

Nefes nefese köprüye yetiştim. Köprü okul yolunun yarısı demekti. Bastıkça oynayan, eski kırık tahtalar yağmurla birlikte iyice ıslanmış ve kayganlaşmıştı. Ortalara geldiğimde ayağımda bir ıslaklık hissettim. Ne oluyor demeden suyun üzerinde adeta çırpınan ayakkabımı gördüm. Aşağıda çağıl çağıl akan dereye düşmüştü.

Peşinden atlamaya ne zaman karar verdim bilmiyorum ama kendimi buz gibi suyun içinde bir kayık gibi ilerleyen ayakkabıma doğru yüzerken buldum.

Ne kadar süre suda debelendiğimi tam olarak hatırlamıyorum. Akıntının etkisiyle köprüden uzaklaşıyordum. Ne olursa olsun kurtarmak zorundaydım çünkü başka okul ayakkabım yoktu.

Tam yaklaşır gibi oluyordum sonra birden küçücük bir su darbesiyle ayakkabım uzaklaşıyordu. Çok yorulmuştum, kulaçlarım da yavaşlamıştı. Suyun üzerine doğru eğilmiş söğüt ağacının dallarını görünce yakın bir arkadaşımı görmüş gibi sevinerek onlara tutundum.

Söğüt ağacının dalında soluklanırken, aklıma yazın yaşadığımız orman yangını geldi. Ne çok ağaç, ne çok can yok olmuştu. Dedem alevleri ağlayarak seyretmişti. Bütün köylü yangını söndürmek için canla başla çalışmıştık ama yine de epey bir alan kömürleşmişti. Günlerce is ve duman kokusu kaybolmamıştı. Annelerimiz yanan hayvanları görmeyelim diye bizi evlerde tutmaya çalışmıştı. O yangını kimin çıkardığını hâlâ bilen yok.

Kafamdaki düşünceleri kovalayıp yeniden yüzmeye başladım. Ayakkabım görünmüyordu. Hızlandım. Nefes nefese kalmıştım. Suyun en derin yerine doğru ilerliyordum ve bu tehlikeliydi. Dönüp dönmeme konusunda kararsız kaldım. Ya ayakkabımı ararken daha kötü bir şey olursa… Dönsem mi diye düşünerek etrafıma bakındım. Ayakkabım az ileride, suya düşmüş bir ağacın köklerinin arasına takılmış öylece beni bekliyordu. Gözlerime inanamadım. Son bir gayretle yeniden yüzdüm ve ayakkabımı çekip aldım.

Kıyıya doğru yüzerken bir yandan da düşünüyordum. Şu hayat ne tuhaftı. Geç kalmamak için koşarken daha da geç kalmıştım. Yapayalnızdım ve ayakkabımı kurtarmak isterken boğulabilirdim.

Suyu kucaklayan söğüt ağacının dalı beni, başka bir ağacın kökü de ayakkabımı kurtarmıştı.

Kendi kendime konuşmaya başladım. –Evet, kimseler bilmez ama Cingöz’le konuştuğum gibi yalnız olduğumda kendi kendime de konuşurum.-

“Bir dahaki sefere ayakkabılarını bağlamadan yola çıkmayacaksın. Şimdi ıslak ıslak okula nasıl gideceksin? Bir düşün bakalım. Benim adım Ali. Ben giderim arkadaş. Şu ayakkabıyı bulduğum gibi okula da giderim diyorsun. Doğrusu da bu. Öğretmen kızarsa ki haklıdır, kızsın. Açıklar özür dilersin.”

Yeniden koşmaya başladım. Başımın üzerinde bir sürü kuş sevincimi paylaşmak ister gibi ötüşerek dönenip duruyordu. Mustafa amcayı düşündüm. Şimdi burada olsaydı kuşların fotoğrafını çekmek için sabırla deklanşörünü ayarlayıp uygun zamanı beklerdi. Mustafa amcanın evindeki duvarlarsoyu tükenmiş kuşların fotoğraflarıyla doluydu. Yılan Kartalı, Kızıl Akbaba, Aladoğan ve adını bilmediğim daha pek çoğu. Her yıl bilinçsiz avcılar yüzünden birçok kuş türü yok oluyordu. Köydeki çocuklar aramızda, onun evine, “Ölü kuşlar evi,” diyorduk.

Ormanın en güzel zamanı bahar aylarıdır. Her tarafta çiçekler, kelebekler, böcekler, kuşlar bambaşka bir dünya görürsünüz.

Ormandan çıkıp komşu köye giden yolu da geçince biraz yavaşladım. Dinlenmek istiyordum. Patlama sesleri duyunca dönüp dağın eteğine baktım. Yanılmamıştım. Yükselen duman bulutuna bakılırsa madenden geliyordu. Öğretmenimiz maden şirketlerinin doğaya verdiği zararları anlatmış, yok olan bitkileri, hayvanları ve kirlenen suyun halk sağlığı üzerindeki etkilerini anlatan kompozisyonlar yazdırmıştı.

Okula yaklaştığımda paçalarımdan hâlâ su damlıyordu, ama rüzgâr, gömleğimi sırtıma yapışmayacak kadar kurutmuştu. Yine de üşüyordum.

Ders zili yeni çalmıştı. Sınıfa girdiğimde öğretmen ıslak pantolonuma bakarken hafifçe gülümseyerek harlı yanan odun sobasını işaret etti. İtiraz etmeden sobaya yaklaşıp ellerimi, yüzümü, üşüyen bütün vücudumu ısıtmaya başladım.

Ağaç deyince aklınıza ne geliyor desem? Meyvesi, gölgesi, ocakta yakacak odun, pencereler, kapılar, evler ve daha bir sürü şey sayarsınız ama küçük bir çocuğun ayakkabısını kurtaran gelmez değil mi?

O gün okula ıslak elbiselerle de olsa ayakkabımı kurtararak gittiğim için gururluydum. Ve yaşadıklarım bir fotoğraf makinesinin flaşı gibi patlayıp anılarımın arasına girdi.

Bizim köyümüzün öyküleri bir günlük değil bir ömürlük olur. Benim için de ayakkabımın dereye düşmesi hayatım boyunca unutamayacağım bir anı olarak belleğimde kaldı.

Yazarlar (alfabetik sıraya göre yazılmıştır)

Aylin Tamakan Nergiz / İstanbul, Aylin Özgür / Almanya, Aytül Tapari /Türkiye, Aysel Çınar Demirci /Hatay, Ahmet Karbeş /Türkiye, Aycan Saraçoğlu / Londra,  Bahar Ensari / İstanbul,  Canan Aktaş / Londra,  Duygu Uzel / Edirne, Dilek Tokuri /Türkiye, Deniz Batur/ Mardin/ Artuklu) Dursaliye Şahan / Londra,  Ertuğrul Erdoğan /Türkiye, Elif Yavaş / Londra, Emire Ünal / Antakya, Erhan PALABIYIK /Antakya,  Fevzi Durmuş / Artvin, F.Gönül Saygılı /Antakya,  Gülay Yılmaz Karel / Londra, Gülseren Akdaş /Türkiye, Gülüm Yıldız /Türkiye, Gönül Göksel / Ankara, Gülnaz Nurlu Kavvas / Antakya, Gönül Gül Saygılı/Türkiye,  Hatice Eroğlu Akdoğan /Türkiye, Halime Özoğlu Temel/Türkiye, Hatice Altunay / Marmaris, Habibe Dirican /Almanya, Haydar Karadaş /Türkiye, Hüsniye Keşkek Dal /Türkiye, Hatice Yakut / Hatay, Hatice Elveren Peköz / Hatay, İsmail Tekin /Türkiye, İbrahim Uysal /Türkiye, Kazım Altan / Kıbrıs-Londra, Kader Bolat /Türkiye, Leyla Aslan / Londra,  Mehmet Şirin Aydemir/Türkiye, Mehmet Adlım /Türkiye, Mustafa Kemal Erdoğan / Türkiye, Mehmet Mevlüt Bulanık/Hatay, Müslüm Kabadayı / Ankara, Mir Murat Demir / Eskişehir, Dr. Muhsin Boz / Hatay, Mehmet Feti Ceylan / Ankara, Nimet Çetiner / Londra, Nuri Terzi Kaymaz/ İstanbul, Nurten Yoğunali Kurt / Samsun, Nermin Akkan /Türkiye, Ömür Balcı /Türkiye, Rüstem Şahin /Türkiye, Selma Sayar / Mersin, Seval Karataş/ Antakya, Sibel Unur Özdemir / Ankara, Sultan Karataş / Londra, Selahattin Yetgin/Türkiye, Suzan Kuyumcu / İstanbul, Sibel Çağlayan Bilek / Antakya, Süha Kıyak / Antakya, Süreyya Köle / Ankara, Sadık Güvenç/Türkiye,  Şükran Günay / Kuşadası, Yelda Karataş /Bodrum, Yonca Yaşar /Türkiye, Zafer Direniş / Lahey, Zeynel Temizkan / Ankara, Zafer Doruk / Adana, Zeliha Can Tutu, Zeynep Uçak/ Almanya

 

Sonraki Gönderi

“Tutsak Kitapları Sergisi” İzleyicisiyle Buluştu

Kategoriler

Güney Sayı 104

Yılmaz Güney’i anıyoruz!

İnsanın değerinin olmadığı bu sistemde insan kalmak!

Çukurova Kitap Fuarı’ndan İzlenimler

Kamuoyuna açıklama

15. Çukurova Kitap Fuarı

Yılmaz Güney bizimle!

103. sayımız çıktı

Güney Sayı 103

Mağdurların anılarını canlı tutma mücadelesi

Eskişehir

102. sayımız çıktı

Güney Sayı 102

Ayvalık/Balıkesir

Kocaeli/Gebze

İsviçre satış noktaları

Avusturya satış noktaları

Almanya satış noktaları

101. sayımız çıktı

Güney Sayı 101

Bir bildirge denemesi: Devrimci Gerçekçilik

Süleyman Özdemir

Davet: Yılmaz Güney’i anıyoruz!

DAVET

100. sayımız çıktı!

Güney Sayı 100

Politik tutsaklar ve “hapishane edebiyatı”

Yusuf’suz bir yıl!

“Tutsak Kitapları Sergisi” İzleyicisiyle Buluştu

14 Şubat Dünya Öykü Gününe binaen

İnstagram

  • Etkinliğimizde Muzaffer Doyum kitabını imzalayacak
2 Nisan Pazar 2023 
Saat 14.00 
Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
  • Doğumunun 86. yılında “Halkın sanatçısı halkın savaşçısı” Yılmaz Güney bizimle
Etkinliğimizde Fatoş Güney kitabını imzalayacak
2 Nisan Pazar 2023 
Saat 14.00 
Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
  • İnsanın değerinin olmadığı bu sistemde insan kalmak!

Büyük bir felaket yaşıyoruz. Depremde hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına ve dostlarına sabırlar diliyoruz. Yaşananlar karşısında derin bir üzüntü içindeyiz. Söylenecek sözlerin artık tükendiği noktadayız. Depremin sonuçları; acı, ölüm, açlık ve sefaleti arttırdıkça arttırıyor. Yoksul emekçilere ulaşılamayan yardımlar acımızı daha da büyütüyor, duyulan feryatlar karşısında yüreklerimiz dağlanıyor, ama yetmiyor! Yaşadığımız azap depremzedelere çare olmuyor. Yine yaşananları seyretmekle yetiniyoruz, ama yetmiyor işte.

El yordamıyla hayatta kalmaya çalışanlar, kadınlar ve çocuklar felaketle boğuşurken toplum olarak suçluları arıyoruz. Bunlar ya müteahhit, ya iktidar yada yetersiz kalan kurtarma ekipleri oluyor; suçlular çok fazla, suçlular bitmiyor ve biz her felakette yaşananları balıklar gibi seyredip unutuyoruz.

Kapitalistlerin daha fazla kâr uğruna insan hayatını hiçe sayan yapılar inşa etmesine dur diyemediğimiz sürece, bizleri yoksullaştırarak harabe evlerde yaşamaya mahkum edenlere, müteahhitlere ve onların deprem yönetmeliğine uygun olmayan yapılarına izin veren devlet kurumlarına dur diyemediğimiz sürece, insanın ve türlerin yaşam hakkını koruyan merkezinde insanın olduğu bir sistem kurmadığımız sürece yaşanan felaketlerin suçluları bizleriz. Şairin de söylediği gibi “demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”

Her şeye rağmen can pahasına yardıma koşan insanların, insan üstü çabaları da çok değerli olduğunu görüyoruz. Herkesin yapabileceği çok şey var. Yardım için acil ihtiyaçların karşılanması ve ihtiyaç sahiplerine ulaşılması gerekiyor. Gönüllü, yardım birliklerine katılabilenlerin zaman kaybetmeden harekete geçmesi önemli. Bütün okurlarımızın bu dayanışmaya katılacağını biliyoruz ve imkanı olanlara çağrıda bulunuyoruz: Yardım için gönüllü olun ve elinizden geleni yapın! “Şimdi birlik olma zamanı” diyoruz ama, bu kadarıyla değil tabi ki, bu köhnemiş sistemi ortadan kaldırmak için de birlik olma zamanı. İşçilerin, emekçilerin yaşamını elinden alan, 
Yazının devamı için; https://guneykultursanat.org/insanin-degerinin-olmadigi-bu-sistemde-insan-kalmak/
  • DOĞUMUNUN 86. YILINDA “HALKIN SANATÇISI HALKIN SAVAŞÇISI”
YILMAZ GÜNEY BİZİMLE ETKİNLİĞİNDE BULUŞALIM
2 Nisan Pazar günü saat  14.00 te  Cemil Candaş Kent Kültür Merkezinde buluşalım.
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
İletişim: 0541 801 35 02/0533 501 64 62
Giriş ücretsizdir
  • Çukurova Kitap Fuarından İzlenimler
Bir kitap fuarı etkinliğini daha geride bıraktık. Çukurova’nın bahar aylarını aratmayan güneşli dokuz gün boyunca iyi yönleri ile hatırlanabilecek bir fuar olduğunu söylemek yanıltmaz bizi. Bu kadar ilgiyi başlarda beklemiyorduk. Hayat pahalılığının olumsuz koşulları altında, enflasyondan en çok zam gören kalemlerden kitapların  temel ihtiyaçlar listesinde en sonda olabileceği ilk aklımıza gelen olmuştu: Tabi bu olgu yaşadığımız toplumun henüz değişmeyen özelliklerinden biri olmaya devam ediyor.  Fakat yinede tüm bu yoksulluğa rağmen, kitaba para ayıran önemli bir okur kitlesi de vardı. Her ne kadar burç kitapları ve kişisel gelişim üzerine yazılı kitaplar ilgisinden değer kaybetmese de ve kitap olsun çamurdan olsun diyenler dışında Çukurova’nın iyi bir okur çevresine sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Fuar boyunca, dergimizin standına da ilgi büyüktü. Güney’in yeni ve bir kısım eski sayılarını, İnter ve Dönüşüm Yayınlarının çeşitli kitaplarını standımızda bulundurmuştuk. Fuarda Marksist-Leninist külliyatı bulunduran tek standın bizde olması bir eksiklik olduğu kadar, ilginin sebebi de olduğu söylenebilir. Bizi şaşırtan ise kitaplarımıza ve dergimize duyulan ilginin 14-17 yaş aralığındaki gençlerin oluşturmasıydı. Bu yaş grubu için herhangi bir kuşak tespiti yapmak güç. Yaşlara göre kategori belirlemek yeni moda olsa da bu gençlik başka türlü ilerliyor diyebiliriz, hem de bize hiçte uzak olmayan bir ilerleme. Belki bunu yaşadığımız iki örnekle açıklamak düşüncemizi haklı çıkaracaktır. İlki, henüz 15 yaşında genç bir kız, oldukça zarif ve iyi giyimli; bu haliyle orta halli, kültürlü bir ailenin çocuğu olduğu kesin. Ama bizim açımızdan şaşırtıcı olan bu kızın merakı: “Demokratik devrim mi? Sosyalist devrim mi?” bu konu ilgisini çekiyormuş ve araştırma yapmak istiyormuş. Biz kendisine yaşı için ağır bir araştırma kitabı olduğunu söylemek isterken, babası – bu tür siyasi kitaplara çok ilgisi var, sürekli okuyor, bu konular ona yabancı değil- dedi. Tabi biz şaşırıyoruz. Bir diğer örnek ise Kollontai’nin kitabını gören 15 yada 16 yaşlarında genç bir erkek...(Devamı için: https://guneykultursanat.org/cukurova-kitap-fuarindan-izlenimler/)
  • Güneyden
  • Güney Kitaplığı
  • İçindekiler
  • Haber
  • Karikatür
  • Kitap
  • Makale
  • Öykü/Hikaye
  • Resim/Fotoğraf
  • Röportaj
  • Satış Noktaları
  • Şiir
  • Sinema
  • Tiyatro
  • Dosyalar

© 2021 Güney Dergisi

Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında

© 2021 Güney Dergisi

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In
Güney Size en son haberler ve güncellemeler için bildirimler göstermek istiyoruz.
Reddet
Bildirimlere İzin Ver