Amansız hastalığın aramızdan çekip aldığı, arkadaşımız, dostumuz, yoldaşımız; Selçuk Alp’i 20 Haziran’da uğurladık.
Selçuk materyalistti. Materyalist gibi yaşadı ve materyalist gibi uğurlandı.
19 Haziran Salı günü sabaha doğru kaldırıldığı Kadıköy Siyami Ersek Hastanesinde, tüm uğraşlara rağmen kurtarılamadı. Yaşamını yitirdi. Naaşı Karacaahmet Mezarlığı morguna kaldırıldı.
Sağlığında organlarını ve bedenini bağışlamıştı. Toprağa gömülmek, mezarının olmasını, dini tören yapılmasını istemiyordu. Uğurlama O’nun istediği biçimde yapıldı.
20 Haziran çarşamba sabahı Karacaahmet Mezarlığı Morguna gidildi. Bir grup arkadaşı, dostu, ailesi, yoldaşı oradaydı. Hastanenin gönderdiği ambulansa naaşı konularak Cerrahpaşa Hastanesine götürülüp Anatomi bölümüne teslim edildi. İsteği yerine getirildi. Dini hiçbir şey yapılmadı.
Yine O’nun isteği üzerine akşam Kadıköy Maarif Kolejinden arkadaşları, ailesi, dostları, yoldaşları bir araya geldi. Organizasyonu kolejden arkadaşları yaptı. Haydarpaşa Gar restoranında yemek yenildi. Evet yine O’nun isteği üzerine isteyen alkollü içki içti. Sohbet edildi. Selçuk ile anılar tazelendi..
Selçuk bedenen artık aramızda yok! Ondan geriye anıları, mücadelesi kaldı.
O’nu erken yitirmemizin arka planında, kendisi ile yer yer kavga ettiğimiz sağlığına dikkat etmemesi gerçeği yatıyor. Vücuduna hoyratça davrandı. Bu hoyratlık O’nu erken yaşta yitirmemize neden oldu.
Yeni bir dünya yaratma mücadelesine kendilerini adayanlar, daha fazla yaşamak için, daha fazla mücadele için sağlıklarına dikkat etmek zorundadırlar. Zira düşmana inat daha fazla yaşamak, mücadele etmek ilkemiz olmalıdır!
Ağabeyimiz, dostumuz, arkadaşımız, yoldaşımız SELÇUL ALP seni unutmayacağız!
Uğrunda mücadele ettiğin yeni dünya yaratma mücadelesini sürdüreceğiz!
Selçuk Alp kimdir?
05.12.1954’de İstanbul’da doğdu.
Kadıköy Maarif Koleji’ni bitirdi.
Maarif Koleji’nde sol düşüncelerle tanıştı. İbrahim Kaypakkaya’nın siyasi düşünceleri temelinde mücadele yürüten -başta Cemil Oka olmak üzere- öğrencilerle aynı sıraları paylaştı.
1975 yılında üniversite öğrenimi için Almanya’ya gitti. Konstanz şehrinde üniversiteye başladı. Aktif siyasi mücadele içerisinde yer aldı. Almanya Türkiyeli Öğrenciler Federasyonu’nun (ATÖF) aktif bir üyesi olarak siyasi faaliyet yürüttü. Korsan bir gösteriye katıldı. Yakalandı. Bir süre cezaevinde kaldı.
1981 yılında, 12 Eylül’ün koyu karanlık yıllarında Türkiye’ye döndü. Babası’nın kurduğu küçük ölçekli plastik fabrikasında çalışmaya başladı. Ağır cunta koşullarında politik faaliyet yürütmeye çalıştı. Tutsak düşen yoldaşlarına, ailelerine yardımcı oldu. Yakalanmalar sonucu arkadaşları ile bağı koptu. Uzun süre yoldaşları ile ilişki kuramadı. Babasının fabrikasında çalışmaya devam eden Selçuk evlendi, bu evlilikten bir oğlu oldu. Babasının ölümünden sonra fabrika yönetimini devraldı.
1990’lı yıllarda Selçuk yoldaşları ile yeniden bağ kurdu. Olanakları ölçüsünde siyasi çalışmaya katıldı, çalışmaya destek sundu.
Dürüst, iyi niyetli Selçuk, sonuç olarak kapitalizmin kuralları ile iş yapmayı beceremedi, nbsp;iflas etti. İşsizler kervanına katıldı. Son parasıyla işçilerin tazminatlarını ödeyen Selçuk, devlete olan vergi, prim borçları nedeniyle uzun süre ekonomik sıkıntılar yaşadı. Sigortalı bir işte çalışamadı.
Alçak gönüllüydü, mütevaziydi. Taksi şoförlüğü dahil çeşitli işlerde çalıştı. Hiçbir işe burun kıvırmadı.
Fotoğraf çekmeyi seviyordu. İşçi eylemlerine, direnişlere, gösterilere, yürüyüşlere, mitinglere katıldı. Fotoğraf çekti. Çektiği fotoğraflar, yaptığı haberler başta Güney olmak üzere çeşitli politik dergilerde yayınlandı.
Güney dergisi emektarı, çalışanı Selçuk çeşitli konularda yazdığı yazılarla da Güney’e destek sundu. Güney’in dağıtımını yaptı. Güney’e maddi destekte bulundu.
Selçuk yaptıklarıyla, çektiği fotoğraflarla, mücadelesiyle yaşamaya devam edecek!
O yeni dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!
23 Haziran 2017
GÜNEY KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT DERGİSİ