Pazar, Mart 26, 2023
Güney
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    SSCB Ansiklopedisi

    SSCB Ansiklopedisi

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Çağımdan Utanıyorum

    Çağımdan Utanıyorum

  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
Güney
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    SSCB Ansiklopedisi

    SSCB Ansiklopedisi

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Çağımdan Utanıyorum

    Çağımdan Utanıyorum

  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Güney
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle

şiir notları – şiirlere notlar

13 Aralık 2017
İçinde Şiir
0 0
0
Anasayfa Şiir
Share on FacebookShare on Twitter

şiir notları – şiirlere notlar

Binali Gençel 18.2.2005 tarihinde Buca/İzmir‘den yazmış.

2 Nolu F-Tipi Cezaevi‘nde kalıyor. Mektubu birkaç sayfadan oluşuyor. Her sayfasında “görüldü” damgası var. Mektubunda “Salt tüketen bir okuyucu pozisyonunda kalmak istemediğim için kendi çapımda bu alanda yürüttüğüm çalışmalarımı sizlerle de paylaşmak istedim” diyor. 2004 yılında yazdığı onbir adet şiir çalışmasını yollamış. Hapistekilerin önceliği var demesem de elim önce onun çalışmalarına gitti.

“Anafor” adlı şiir çalışmasını buraya aktarıyorum:

“buğulanan camlarda / aradım yüzünü / her seferinde – bir belirip, bir silindi gözlerin / üşümüş bir tomurcuk damlaydım / usulca kayan üzerinden / uzaktan dokundum sana giderken / terli bir kabusun ardından / menekşe kokan / leylak kokan / kanmıştık bir kere / yağmur yağdığında / arap kızının camdan baktığına / buğulanan camlarda / aradım gizlice yazılmış yazıları / ve çatlamış dudaklarında çırpınan / bülbül sesini / esti rüzgar, oldu hazan / çarpıp çarpıp düştü kelimeler / parçalandı, kırıldı camlar / kan gölüne döndü yüreğim / bir gözlerin kaldı geride / bir de gaipten sesler”

Bu şiir 25 satırdan oluşmuş. ıerine önerdiğim dizeler şöyle:

Buğulanan kokunda aradım yüzünü / bir belirdi / bir silindi gözlerin / çatlamış dudağında çırpınan sesin / arap kızının camdan baktığına kanmıştık ya! / sır oldu yel / ne gaip kaldı, ne sözcükler…

25 yerine 7 dize! Şiir, gündelik hayat içinde bazen düşük düzeyde, bazen de olağanüstü bir halde sezilir, söylenir, yapılır, yazılır, kurulur. Şiir, insanda ve evrende bir haldir. Düşünemediğimiz kadar kısa bir ‚an‘a sığabileceği gibi, düşünemeyeceğimiz kadar uzun bir salınımla bile yetinemeyebilir.

Bu kavrayışın pratik ifadesi; anlamdır, imgedir, sestir, sözdür, müziktir, dizedir, diziliştir, biçimdir… Sonsuza getirilen bir sınırlamadır. İşin içine sınır girince, sınırlanan şeyde sonsuz ne kadar korunabilmişse, o kadarıyla “olmaktan – olgunluktan” söz edebiliriz. Dolayısıyla bir şiirin başlangıcı, devamı ve bitişi ne kadar kendine yeterliyse, şiir o kadar yetkindir. Mesele, kısa ya da uzun söylemek değil; ‚kararı kadar‘ı tutturabilmektir. Zaten bunu tutturunca, alt öğelerin hepsi; hatta ‚doğru‘ dil halinin aranışı, keşfi, icadı vs., yani bunların her biri, bir bardak suda fırtına koparma konusu olmaktan çıkar. Öte yandan şiir, bize ‚kararı kadar‘ kararlı olmanın, sinsi bir yorgunluğa sebep olacağını da söyler. En kararlı şey, kararsızlığın şafağıdır. Kararsızlık sayesinde şiir, yeni bir olağanüstülüğün peşine düzer. Tuhaf ve böyle…

Binali Gençel‘in aşağı yukarı bütün şiirlerinde, şiir bitmemiş gibi duruyor. Özlem ya da hapislik halinden dolayı mı? Bilemiyorum… Kısa tuttuğu şiirlerinde daha verimli. Sonu da oturmuş bir şiirini aktararak, Binali Gençel‘e iyi voltalar dileyelim.

“YURTSUZ / yurdu yok bu rüzgarın / bu kızıl saçlı güneşin / bu ay‘ın / yurdu yok akşamların / o akşamlarda açan yıldızların / mavi göğün altında yatan / çocukların / ve vakitsiz gelen ölümlerin / yurdu yok”.

Aydın Altunöz Antakya‘dan “Sarsamadı Çelik İnancımızı” adlı çalışmasını göndermiş. Henüz şiir değil. Ama hoş bir kinaye yakalamış. “Yeminler ettik / Diyalektik materyalistli yeminler.”

“Lı” ve “sız” ekleri üzerinden Aydın Altunöz‘ün esprisini derinleştirebiliriz sanırım. Eşik‘li – eşik‘siz, kapı‘lı – kapı‘sız, kılıç‘lı – kılıç‘sız, usta‘lı – usta‘sız, tabu‘lu – tabu‘suz, tanrı‘lı – tanrı‘sız, materyalist’li – materyalist‘siz yeminler.

Mehmet Girgin iki adet çalışmasını yollamış. “Elli Bin Lira” başlığını taşıyan, eğer yoksulluğa ilişkin bir hikaye yazacak olursa, o hikayenin bir bölümünü oluşturabilir. “Kardeşiz” başlığını taşıyan ise, şiir olma yolunda. Karşıtlık ve yanılsama vurgusu üzerinden bir yol tutmuş. Epeyce yaz – boz yapması lazım.

Veysel Otunç “Aralık On Dokuz” adlı şiirini yollamış. Fazlalıklarından arındırıp, bazı bölümlerinde söyleyiş ve okunuş kolaylılığı sağlayarak, bu şiiri daha iyi hale getirebilir. Finalini basmakalıp olmaktan mutlaka çıkartmalı. Üçüncü kıtanın sonunu, ‚yirmi birinci asrın hatırası‘ yapabilir. “Yalanlarla da saklanamadı ölüm” yerine, “yalanlara saklanamadı ölüm‘ diyebilir.

Hıdır Çelik “Beyti Beşer” adlı bir şiir yollamış. ‚Kararı kadar‘a değmiş bir şiir. “Kayıt tutan geceye sordum / hali nicedir eren-nin” diyor. Güzel söylüyor.

Bir dahaki sayıda, kayıt tutan ışığa sordum hali nicedir şairliğimizin diyerek, Sinan Tanrıverdi‘nin şiiriyle kaldığımız yerden devam edeceğim.

Bir de ricamız var: Mail haricinde bize şiirlerini/yazılarını gönderenlerin, tabii ki hapishanedekiler hariç, şiir/yazılarını temiz ve okunaklı daktilo/bilgisayar yazısıyla göndermelerini rica ediyoruz.

Sağlıcakla kalın.

HASAN ERKUL

 

Güney’in bu sayısına şiirleri ulaşanlar:

Binali Gençel • Eşref Yılmaz • Mutlu Şahin • İsimsiz “Siyahım” şiiri • Aydın Altunöz • Veysel Otunç • Sinan Tanrıverdi • Mehmet Girgin • Tan Doğan • A. Karabağ • Erol Nacar • A. Dümrül • Vedat Güven • Mehmet Söğüt • H. Habip Taşkın • Hamdin Tutumlu • Eray Korkmazer • Müslüm Aslan • Sunay Er • Zeynel Çok • Akman Gedik •

 

Sonraki Gönderi

Şiir ve Şair Sesleri

Kategoriler

Güney Sayı 104

Yılmaz Güney’i anıyoruz!

İnsanın değerinin olmadığı bu sistemde insan kalmak!

Çukurova Kitap Fuarı’ndan İzlenimler

Kamuoyuna açıklama

15. Çukurova Kitap Fuarı

Yılmaz Güney bizimle!

103. sayımız çıktı

Güney Sayı 103

Mağdurların anılarını canlı tutma mücadelesi

Eskişehir

102. sayımız çıktı

Güney Sayı 102

Ayvalık/Balıkesir

Kocaeli/Gebze

İsviçre satış noktaları

Avusturya satış noktaları

Almanya satış noktaları

101. sayımız çıktı

Güney Sayı 101

Bir bildirge denemesi: Devrimci Gerçekçilik

Süleyman Özdemir

Davet: Yılmaz Güney’i anıyoruz!

DAVET

100. sayımız çıktı!

Güney Sayı 100

Politik tutsaklar ve “hapishane edebiyatı”

Yusuf’suz bir yıl!

“Tutsak Kitapları Sergisi” İzleyicisiyle Buluştu

14 Şubat Dünya Öykü Gününe binaen

İnstagram

  • Etkinliğimizde Muzaffer Doyum kitabını imzalayacak
2 Nisan Pazar 2023 
Saat 14.00 
Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
  • Doğumunun 86. yılında “Halkın sanatçısı halkın savaşçısı” Yılmaz Güney bizimle
Etkinliğimizde Fatoş Güney kitabını imzalayacak
2 Nisan Pazar 2023 
Saat 14.00 
Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
  • İnsanın değerinin olmadığı bu sistemde insan kalmak!

Büyük bir felaket yaşıyoruz. Depremde hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına ve dostlarına sabırlar diliyoruz. Yaşananlar karşısında derin bir üzüntü içindeyiz. Söylenecek sözlerin artık tükendiği noktadayız. Depremin sonuçları; acı, ölüm, açlık ve sefaleti arttırdıkça arttırıyor. Yoksul emekçilere ulaşılamayan yardımlar acımızı daha da büyütüyor, duyulan feryatlar karşısında yüreklerimiz dağlanıyor, ama yetmiyor! Yaşadığımız azap depremzedelere çare olmuyor. Yine yaşananları seyretmekle yetiniyoruz, ama yetmiyor işte.

El yordamıyla hayatta kalmaya çalışanlar, kadınlar ve çocuklar felaketle boğuşurken toplum olarak suçluları arıyoruz. Bunlar ya müteahhit, ya iktidar yada yetersiz kalan kurtarma ekipleri oluyor; suçlular çok fazla, suçlular bitmiyor ve biz her felakette yaşananları balıklar gibi seyredip unutuyoruz.

Kapitalistlerin daha fazla kâr uğruna insan hayatını hiçe sayan yapılar inşa etmesine dur diyemediğimiz sürece, bizleri yoksullaştırarak harabe evlerde yaşamaya mahkum edenlere, müteahhitlere ve onların deprem yönetmeliğine uygun olmayan yapılarına izin veren devlet kurumlarına dur diyemediğimiz sürece, insanın ve türlerin yaşam hakkını koruyan merkezinde insanın olduğu bir sistem kurmadığımız sürece yaşanan felaketlerin suçluları bizleriz. Şairin de söylediği gibi “demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”

Her şeye rağmen can pahasına yardıma koşan insanların, insan üstü çabaları da çok değerli olduğunu görüyoruz. Herkesin yapabileceği çok şey var. Yardım için acil ihtiyaçların karşılanması ve ihtiyaç sahiplerine ulaşılması gerekiyor. Gönüllü, yardım birliklerine katılabilenlerin zaman kaybetmeden harekete geçmesi önemli. Bütün okurlarımızın bu dayanışmaya katılacağını biliyoruz ve imkanı olanlara çağrıda bulunuyoruz: Yardım için gönüllü olun ve elinizden geleni yapın! “Şimdi birlik olma zamanı” diyoruz ama, bu kadarıyla değil tabi ki, bu köhnemiş sistemi ortadan kaldırmak için de birlik olma zamanı. İşçilerin, emekçilerin yaşamını elinden alan, 
Yazının devamı için; https://guneykultursanat.org/insanin-degerinin-olmadigi-bu-sistemde-insan-kalmak/
  • DOĞUMUNUN 86. YILINDA “HALKIN SANATÇISI HALKIN SAVAŞÇISI”
YILMAZ GÜNEY BİZİMLE ETKİNLİĞİNDE BULUŞALIM
2 Nisan Pazar günü saat  14.00 te  Cemil Candaş Kent Kültür Merkezinde buluşalım.
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
İletişim: 0541 801 35 02/0533 501 64 62
Giriş ücretsizdir
  • Çukurova Kitap Fuarından İzlenimler
Bir kitap fuarı etkinliğini daha geride bıraktık. Çukurova’nın bahar aylarını aratmayan güneşli dokuz gün boyunca iyi yönleri ile hatırlanabilecek bir fuar olduğunu söylemek yanıltmaz bizi. Bu kadar ilgiyi başlarda beklemiyorduk. Hayat pahalılığının olumsuz koşulları altında, enflasyondan en çok zam gören kalemlerden kitapların  temel ihtiyaçlar listesinde en sonda olabileceği ilk aklımıza gelen olmuştu: Tabi bu olgu yaşadığımız toplumun henüz değişmeyen özelliklerinden biri olmaya devam ediyor.  Fakat yinede tüm bu yoksulluğa rağmen, kitaba para ayıran önemli bir okur kitlesi de vardı. Her ne kadar burç kitapları ve kişisel gelişim üzerine yazılı kitaplar ilgisinden değer kaybetmese de ve kitap olsun çamurdan olsun diyenler dışında Çukurova’nın iyi bir okur çevresine sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Fuar boyunca, dergimizin standına da ilgi büyüktü. Güney’in yeni ve bir kısım eski sayılarını, İnter ve Dönüşüm Yayınlarının çeşitli kitaplarını standımızda bulundurmuştuk. Fuarda Marksist-Leninist külliyatı bulunduran tek standın bizde olması bir eksiklik olduğu kadar, ilginin sebebi de olduğu söylenebilir. Bizi şaşırtan ise kitaplarımıza ve dergimize duyulan ilginin 14-17 yaş aralığındaki gençlerin oluşturmasıydı. Bu yaş grubu için herhangi bir kuşak tespiti yapmak güç. Yaşlara göre kategori belirlemek yeni moda olsa da bu gençlik başka türlü ilerliyor diyebiliriz, hem de bize hiçte uzak olmayan bir ilerleme. Belki bunu yaşadığımız iki örnekle açıklamak düşüncemizi haklı çıkaracaktır. İlki, henüz 15 yaşında genç bir kız, oldukça zarif ve iyi giyimli; bu haliyle orta halli, kültürlü bir ailenin çocuğu olduğu kesin. Ama bizim açımızdan şaşırtıcı olan bu kızın merakı: “Demokratik devrim mi? Sosyalist devrim mi?” bu konu ilgisini çekiyormuş ve araştırma yapmak istiyormuş. Biz kendisine yaşı için ağır bir araştırma kitabı olduğunu söylemek isterken, babası – bu tür siyasi kitaplara çok ilgisi var, sürekli okuyor, bu konular ona yabancı değil- dedi. Tabi biz şaşırıyoruz. Bir diğer örnek ise Kollontai’nin kitabını gören 15 yada 16 yaşlarında genç bir erkek...(Devamı için: https://guneykultursanat.org/cukurova-kitap-fuarindan-izlenimler/)
  • Güneyden
  • Güney Kitaplığı
  • İçindekiler
  • Haber
  • Karikatür
  • Kitap
  • Makale
  • Öykü/Hikaye
  • Resim/Fotoğraf
  • Röportaj
  • Satış Noktaları
  • Şiir
  • Sinema
  • Tiyatro
  • Dosyalar

© 2021 Güney Dergisi

Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında

© 2021 Güney Dergisi

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In
Güney Size en son haberler ve güncellemeler için bildirimler göstermek istiyoruz.
Reddet
Bildirimlere İzin Ver