Pazar, Mart 26, 2023
Güney
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    SSCB Ansiklopedisi

    SSCB Ansiklopedisi

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Çağımdan Utanıyorum

    Çağımdan Utanıyorum

  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
Güney
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    SSCB Ansiklopedisi

    SSCB Ansiklopedisi

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Çağımdan Utanıyorum

    Çağımdan Utanıyorum

  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Güney
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle

Tebliğ –  I Hangi kültür mirasına sahip çıkıyoruz? Tezler

7 Ekim 2021
İçinde Haber
0 0
0
Anasayfa Haber
Share on FacebookShare on Twitter

GÜ­NEY Der­gi­si’nin dü­zen­le­di­ği bu kon­fe­ran­sın bi­rin­ci gün­dem mad­de­sin­de üze­rin­de du­ra­ca­ğı­mız ko­nu “Han­gi kül­tür mi­ra­sı­na sa­hip çı­kı­yo­ruz?” so­ru­su­na ce­vap ara­mak­tır. Bi­lin­di­ği gi­bi kül­tür, ge­niş an­lam­da, “ta­rih­sel ve top­lum­sal ge­liş­me sü­re­cin­de ya­ra­tı­lan bü­tün mad­di ve ma­ne­vi de­ğer­lerile bun­la­rın üre­til­me­sin­de, ya­ra­tıl­ma­sın­da ve ge­liş­ti­ril­me­sin­de kul­la­nı­lan, in­sa­nın do­ğal ve top­lum­sal çev­re­si­ne ege­men­li­ği­ni gös­te­ren araç­la­rın tü­mü”nü ifa­de eden bir kav­ram­dır. Fa­kat kav­ra­mın bir de dar kul­la­nı­mı var­dır. Bu dar kul­la­nım­da, kül­tür de­nin­ce ak­la ge­len “bir top­lu­ma ya da halk top­lu­lu­ğu­na öz­gü dü­şün­ce ve sa­nat ya­pıt­la­rı­nın tü­mü”dür. Bi­zim bu­ra­da tar­tı­şa­ca­ğı­mız kül­tür kav­ra­mı bu ikin­ci, dar an­lam­da­ki kül­tür kav­ra­mı­dır. Sa­na­tın tüm alan­la­rı bu kül­tür kav­ra­mı­nın için­de­dir.

Kül­tür sı­nıf­la­rüs­tü de­ğil­dir. Sı­nıf­lı top­lum­lar­da, her top­lum­sal ol­gu ol­du­ğu gi­bi kül­tür de her za­man bu şu ve­ya bu sı­nı­fın dam­ga­sı­nı ta­şır. İçin­de bu­lu­nu­lan her an­da, top­lu­mun ge­ne­lin­de ha­kim olan kül­tür ege­men sı­nıf­la­rın kül­tü­rü­dür.
Kül­tür cep­he­si, bi­linç­le­rin, do­la­yı­sıy­la in­san­la­rın ka­za­nıl­ma­sın­da te­mel alan­lar­dan bi­ri­dir (Kül­tür-sa­nat üre­ti­ci­le­ri Sta­lin’in de­yi­miy­le; “Ru­hun mi­mar­la­rı­dır”). Kül­tür ala­nı tam da bu yüz­den sı­nıf mü­ca­de­le­si­nin en çe­tin yü­rü­dü­ğü alan­lar­dan bi­ri­dir.
Pro­le­tar­ya­nın ve tüm emek­çi­le­rin, ezi­len­le­rin sa­vu­nu­cu­su ol­du­ğu id­di­asın­da olan­lar, pro­le­tar­ya­nın kül­tü­rü­nü sa­vun­mak, ge­liş­tir­mek; bur­ju­va­zi­nin ve ezi­len­le­rin kar­şı­sı­na proleter kültür ile çık­mak zo­run­da­dır­lar. Pro­le­tar­ya­nın da­va­sı­nı sa­vun­ma id­di­asın­da olan­la­rın “Han­gi kül­tür mi­ra­sı­na sa­hip çı­kı­yo­ruz?” so­ru­su­na ve­re­cek­le­ri en kes­tir­me ce­vap “Proleter kültür mirasına!” ola­cak­tır. Pe­ki ama ne­dir bu pro­le­ter kül­tür? Bu so­ru­ya ce­va­bı biz, pro­le­tar­ya­nın kur­tu­lu­şu­nun bi­li­mi olan Mark­sizm-Le­ni­nizm’in ku­ru­cu­la­rı­nın te­ori­sin­de ve şim­di­ye ka­dar­ki sos­ya­lizm de­ne­yim­le­ri­nin pra­ti­ğin­de bu­lu­yo­ruz.
Ön­ce te­ori­de so­ru­nun na­sıl ko­nul­du­ğu­na bak­mak is­ti­yo­ruz.
Bu bağ­lam­da ön­ce şu­nu be­lirt­mek ge­rek: Mark­sizm-Le­ni­nizm’in ku­ru­cu­la­rı ve us­ta­la­rı kül­tür ve sa­nat ko­nu­la­rın­da, özel ola­rak bu ko­nu­yu ele alıp in­ce­le­yen bir ya­pıt bı­rak­ma­mış­lar­dır. Fa­kat bu, on­la­rın bu ko­nu­ya hiç önem ver­me­dik­le­ri vb. an­la­mı­na gel­mi­yor. On­la­rın de­ği­şik ya­zı­la­rın­da ve on­lar üze­ri­ne ya­zı­lan çe­şit­li anı­lar­da, on­la­rın kül­tür ve sa­nat ko­nu­la­rın­da de­rin bir il­gi ve bil­gi­ye sa­hip ol­duk­la­rı­nı gör­mek müm­kün­dür. On­la­rın de­ği­şik ya­zı­la­rın­da kül­tür-sa­nat ko­nu­la­rın­da da or­ta­ya koy­du­ğu gö­rüş­ler, mark­sist sa­nat te­ori­si­nin te­mel­le­ri­ni or­ta­ya koy­muş­tur.
0Pro­le­ter kül­tür-sa­nat an­la­yı­şı di­ya­lek­tik ma­ter­ya­liz­me da­ya­nır! Pro­le­ter kül­tür-sa­nat mad­de­den, var­lık­tan, var olan­dan yo­la çı­kar. Ma­ter­ya­list­tir. O, kül­tür ve sa­na­tı ha­ya­tın, mad­di ola­nın, var ola­nın yan­sı­ma­sı, yan­sı­tıl­ma­sı ola­rak kav­rar.
Kül­tür-sa­nat­ta ma­ter­ya­liz­min ter­si­ne, ide­alizm, mad­de­den de­ğil, mad­de­den ön­ce gel­di­ği­ni id­dia et­ti­ği “idee”den, dü­şün­ce­den, “ruh”tan yo­la çı­kar. İde­alist kül­tür-sa­nat üre­ti­ci­le­ri için, sa­nat ob­jek­tif dün­ya­da bu­lun­ma­yan gü­zel­li­ğin aran­ma­sı­dır. İde­aliz­min ter­si­ne, ma­ter­ya­list sa­nat an­la­yı­şı gü­zel­li­ği ob­jek­tif ger­çek­lik­te bu­lur, onu yan­sı­tır.
Pro­le­ter kül­tür-sa­nat an­la­yı­şı, ob­jek­tif ger­çek­li­ği sa­de­ce an­da­ki du­ru­muy­la kav­ra­maz, onu ge­liş­me­si için­de, ha­re­ket ha­lin­de kav­rar, es­ki­nin için­de ye­ni­yi bu­lup çı­kar­tır, mad­de­nin de­ği­şim ve dö­nü­şü­mü­nü gö­rür, yan­sı­tır. O di­ya­lek­tik­tir. Bu­nun ter­si­ne, ide­alist kül­tür-sa­nat an­la­yı­şı me­ta­fi­zik­tir. Bu an­la­yı­şa gö­re in­sa­na ön­ce­den ve­ril­miş olan ve de­ğiş­mez olan gü­zel­lik kav­ram­la­rı var­dır. Kül­tür-sa­nat, dış dün­ya­dan ba­ğım­sız ola­rak va­ro­lan bu de­ğiş­mez kav­ram­la­ra ulaş­mak­tır.
-Pro­le­ter kül­tür-sa­nat top­lum­dan do­ğar, onu de­ğiş­tir­me­nin ara­cı­dır! Kül­tür-sa­na­tı mad­di dün­ya­dan ko­pa­rıp “ruh” ala­nı­na ak­ta­ran ve onu için­de ya­şa­nı­lan top­lum­dan, top­lum­sal şart­lar­dan ko­pa­ra­rak sa­nat­çı­la­rın de­ha­sı­na bağ­la­yan ide­alizm için sa­na­tın ama­cı biz­zat ken­di­si­dir. Sa­nat ön­ce­den ve­ril­miş ve de­ğiş­mez olan gü­zel­lik kav­ra­mı­nın sa­nat­çı ta­ra­fın­dan aran­ma­sı­dır.Gü­zel­lik sa­na­tın ken­di­si­dir. Sa­nat, sa­nat için­dir! Sa­na­ta top­lum­sal bir iş­lev vb. yük­le­mek yan­lış­tır. Bu sa­nat­çı­nın öz­gür­lü­ğü­nü kı­sıt­lar vs.
Pro­le­ter kül­tür-sa­nat an­la­yı­şı mad­di dün­ya­dan yo­la çı­kar. Onun çı­kış nok­ta­sı için­de ya­şa­nı­lan top­lum­dur. O, top­lum için­dir. Pro­le­ter kül­tür-sa­nat mad­di dün­ya­yı, en baş­ta emek­çi­ler için da­ha iyi ya­şa­nır bir ha­le ge­tir­mek yö­nün­de de­ğiş­tir­me­nin bir ara­cı­dır. İyi İyi bir sa­nat­çı, mad­di dün­ya­yı de­ğiş­tir­me mü­ca­de­le­si­ne sa­na­tıy­la en iyi bi­çim­de kat­kı­da bu­lu­nan­dır. Sa­na­tın top­lum­sal bir iş­le­vi, ama­cı var­dır; ol­mak zo­run­da­dır. Pro­le­ter kül­tür-sa­na­tın ama­cı, emek­çi yı­ğın­la­rın kur­tu­luş mü­ca­de­le­si­ne kat­kı­dır. İçin­de ya­şa­nı­lan top­lum­sal şart­lar­dan ba­ğım­sız ele alı­nan, sa­nat­çı­yı top­lum dı­şın­da gö­rüp gös­ter­me­ye ça­lı­şan bir “sa­nat­çı öz­gür­lü­ğü” an­la­yı­şı boş laf­tır. Ger­çek an­lam­da öz­gür­lük, zo­run­lu­lu­ğun kav­ran­ma­sı­dır.
– Pro­le­ter kül­tür-sa­nat tez­li ve ta­raf­lı­dır fa­kat slo­gan­cı de­ğil­dir! İde­alist sa­nat an­la­yı­şı, sa­nat için sa­nat di­yen an­la­yış, sa­nat­çı­yı için­de ya­şa­dı­ğı top­lum­dan ko­pa­ran an­la­yış, ken­di­si­nin “ta­raf­sız”, “sı­nıf­la­rüs­tü” vs. ol­du­ğu id­di­asın­da­dır. Bu eğer bi­linç­li bir sah­te­kar­lık de­ğil­se, boş bir id­di­adır. İçin­de ya­şa­nı­lan top­lu­mun sı­nıf­la­ra bö­lün­müş ol­du­ğu; sö­mü­rü­cü zen­gin­ler­le, sö­mü­rü­len yok­sul emek­çi­le­rin; ezen­ler­le ezi­len­le­rin ol­du­ğu bir dün­ya­da ta­raf­sız­lık, en iyim­ser yo­rum­la va­ro­lan du­ru­mun sür­me­si­ne göz­yum­mak de­mek­tir. Ta­raf­sız ol­du­ğu­nu id­dia eden ger­çek­te ob­jek­tif ola­rak ege­men­le­rin, sü­ren dü­ze­nin ya­nın­da­dır. Bu bağ­lam­da be­lir­le­yi­ci olan sa­nat­çı­nın öz­nel ola­rak ne dü­şün­dü­ğü de­ğil, nes­nel ola­rak ne yap­tı­ğı­dır.
Pro­le­ter kül­tür-sa­nat çok açık ola­rak ta­raf­lı ol­du­ğu­nu ilan eder. O, özel ola­rak mo­dern ka­pi­ta­list dün­ya­yı de­ğiş­tir­me ta­ri­hi mis­yo­nu­na sa­hip iş­çi sı­nı­fın­dan ve bü­tün ezi­len ve sö­mü­rü­len­ler­den ya­na­dır. İş­çi sı­nı­fı ve emek­çi­le­rin ka­pi­ta­list dün­ya­yı yık­ma ve sos­ya­liz­mi/ko­mü­niz­mi kur­ma mü­ca­de­le­si­nin ara­cı­dır. O an­la­ta­ca­ğı şey­le­ri olan, me­sa­jı olan, tez­li olan sa­nat­tır. Bu­nu açık­ça ilan eder! Söz­de ta­raf­sız­lı­ğın bir kan­dır­ma­ca ol­du­ğu­nu açık­lar. Pro­le­ter sa­nat, va­ro­lan ger­çek­li­ği, onu de­ğiş­tir­mek ama­cıy­la yan­sı­tan sa­nat­tır. O ger­çek­çi­dir. An­cak pro­le­ter kül­tür-sa­nat eser­le­ri­nin açık­ça ta­raf­lı ve tez­li ol­ma­sı, ger­çek­çi ol­ma­sı on­la­rın tek­dü­ze, slo­gan­cı, be­lir­li bi­çim­le­re ta­kı­lıp ka­lan “sa­nat de­ğe­ri dü­şük”, bi­çi­me, es­te­ti­ğe önem ver­me­yen vb. eser­ler ol­du­ğu an­la­mı­na gel­mez. Doğ­ru tez­ler, bin­ler­ce bi­çim­de ulaş­tı­rı­la­bi­lir kit­le­ye… İle­til­mek is­te­nen me­saj, “bi­zim me­sa­jı­mız şu­dur” den­me­den de, de­ği­şik bi­çim­ler­de ve de­ği­şik yol­lar, yön­tem­ler­le ve­ri­le­bi­lir.
Bu bağ­lam­da En­gels’in ede­bi­yat ala­nın­da ger­çek­lik­ten ne an­la­şıl­ma­sı ge­rek­ti­ği ko­nu­sun­da­ki şu söz­le­ri öğ­re­ti­ci­dir:
“Ben­ce ger­çek­çi­lik, ay­rın­tı­la­rın doğ­ru­lu­ğun­dan baş­ka, ti­pik ka­rak­ter­le­rin ti­pik du­rum­lar için­de doğ­ru bir bi­çim­de ye­ni­den ve­ri­li­şi de­mek­tir.” (Fri­ed­rich En­gels, Mar­ga­ret Hark­ness’e Mek­tup­tan; Marks-En­gels-Le­nin “Sa­nat ve Ede­bi­yat”, Ekim Ya­yın­la­rı, say­fa 71)
“… sos­ya­list tez­li bir ro­man, be­nim ka­nım­ca, ger­çek ko­şul­la­rın ger­çe­ğe uy­gun bir çi­zi­mi­ni ya­pa­rak on­lar üze­ri­ne ku­ru­lu, gö­re­nek ha­li­ne gel­miş ya­nıl­sa­ma­la­rı yı­kı­yor­sa, bur­ju­va dün­ya­sın­da­ki iyim­ser­li­ği sar­sı­yor­sa ve ken­di­si doğ­ru­dan bir çö­züm ge­tir­mek­si­zin, hat­ta ba­zı hal­ler­de, açık­ça yan tut­mak­sı­zın, or­ta­da va­ro­lan şe­yin son­su­za dek ge­çer­li­li­ği ko­nu­sun­da kuş­ku uyan­dı­rı­yor­sa, ken­di­ne dü­şen gör­vi tam ola­rak ya­pı­yor de­mek­tir.” (Fri­ed­rich En­gels, Min­na Ka­utsky’ye Mek­tup­tan; Marks-En­gels-Le­nin “Sa­nat ve Ede­bi­yat”, Ekim Ya­yın­la­rı, say­fa 69)
0Pro­le­ter kül­tür-sa­nat, in­san top­lu­mu­nun geç­mi­şin­de var olan kül­tür-sa­nat bi­ri­ki­mi­nin üze­rin­de yük­se­lir; geç­mi­şin kül­tü­rün­de ye­ni ve ile­ri ola­nı eleş­ti­ri­ci tarz­da üzer­le­nir, ge­liş­ti­rir, ken­di kül­tü­rü­nün par­ça­sı ha­li­ne ge­ti­rir. İn­san­lı­ğın ta­ri­hi, sı­nıf­lar or­ta­ya çık­tık­tan bu ya­na sı­nıf mü­ca­de­le­le­ri­nin ta­ri­hi­dir. İn­san­lı­ğın ya­rat­tı­ğı tüm kül­tür-sa­nat eser­le­ri, bu mü­ca­de­le­ler için­de ya için­de bu­lu­nu­lan an­da ege­men olan sı­nıf­la­rın ege­men olan dü­zen­le­ri­ni ko­ru­ma­ya ya da ege­men sı­nıf­la­rı ve­ya dü­ze­ni yık­ma­ya hiz­met et­miş­tir. Ya ege­men­le­rin ya da ezi­len­le­rin duy­gu ve dü­şün­ce­le­ri­ni di­le ge­tir­miş, sı­nıf mü­ca­de­le­sin­de on­la­ra hiz­met et­miş­tir. Ka­pi­ta­lizm ön­ce­sin­de­ki tüm sı­nıf­lı top­lum­lar­da sı­nıf mü­ca­de­le­si, esas­ta sö­mü­rü­cü dü­ze­nin bi­çi­mi­nin de­ğiş­me­si; ege­men sö­mü­rü bi­çi­mi­nin ve ege­men sö­mü­rü­cü sı­nı­fın de­ğiş­me­si ile so­nuç­lan­mış­tır. Sı­nıf mü­ca­de­le­sin­de or­du­yu oluş­tu­ran­lar, esas sa­va­şan­lar hep emek­çi yı­ğın­lar, sö­mü­rü­len­ler ol­ma­sı­na rağ­men, ka­pi­ta­list top­lu­ma ge­le­ne dek, dev­rim­ler hep bir sö­mü­rü sis­te­mi­nin ye­ri­ne bir baş­ka sö­mü­rü sis­te­mi­nin, da­ha ge­liş­miş, da­ha mo­dern bir sö­mü­rü sis­te­mi­nin ku­rul­ma­sı, ye­ni sö­mü­rü­cü sı­nıf­la­rın ege­men ol­ma­sıy­la so­nuç­lan­mış­tır. Kö­le­ci top­lum, fe­odal top­lum ta­ra­fın­dan, fe­odal top­lum da ka­pi­ta­list top­lum ta­ra­fın­dan –bir di­zi mü­ca­de­le­ler, sa­vaş­lar, dev­rim­ler so­nu­cu– çö­zül­müş­tür. Bü­tün bu dev­rim­ler­de ege­men sı­nı­fın, tüm top­lum­da ege­men olan kül­tü­rü ile, ege­men ol­ma­yan sı­nıf­la­rın kül­tü­rü ça­tış­mış­tır. Her dö­nem­de, top­lu­mu va­ro­lan­dan da­ha ile­ri­ye gö­tür­mek is­te­yen­le­rin kül­tü­rü, dev­rim mü­ca­de­le­sin­de önem­li bir rol oy­na­mış­tır. İn­san­lı­ğın bu ile­ri­ci kül­tü­rü, es­ki­ye, çö­kü­şe gi­de­ne kar­şı ye­ni­nin tem­sil­ci­si olan dev­rim­ci kül­tü­rün ürün­le­ri, pro­le­ter kül­tür ta­ra­fın­dan üzer­le­ni­lir. Fa­kat on­lar ol­du­ğu gi­bi, ide­ali­ze edi­le­rek de­ğil; eleş­ti­ri­ci bir tarz­da, on­la­rın ile­ri­ci­li­ği­ni or­ta­ya çık­tık­la­rı ta­ri­hi ça­ğa ait ol­du­ğu­nun, bir za­man­lar ile­ri­ci ola­nın, baş­ka ta­ri­hi şart­lar­da ge­ri­ci ola­bi­le­ce­ği­nin bi­lin­cin­de ola­rak üzer­le­ni­lir. Pro­le­ter kül­tür ken­di­ni geç­mi­şin ile­ri­ci, dev­rim­ci kül­tür ürün­le­ri üze­rin­de, on­lar­dan ya­rar­la­na­rak şe­kil­len­di­rir.
– Pro­le­ter kül­tür, emek­çi sı­nıf­la­rın kül­tür-sa­nat eser­le­ri­ne eleş­ti­ri­ci bir tarz­da da­ya­nır… Sı­nıf­lı top­lum­lar­da, özel­lik­le kül­tür-sa­nat ala­nın­da top­lu­mun bö­lün­me­si ol­duk­ça net gö­rü­lür. Üst ege­men sı­nıf­lar, bü­tün zen­gin­lik­ler gi­bi kül­tür ve sa­na­tı da ken­di te­kel­le­ri­ne alır ve ken­di­le­ri­ne öz­gü, bir­çok hal­de “halk yı­ğın­la­rı için an­la­şıl­maz” ve “yük­sek” olan bir kül­tür-sa­nat ge­liş­tir­me­ye baş­lar­lar. Ege­men sı­nıf­la­rın bu kül­tü­rü ya­nın­da bir de hal­kın ken­di kül­tü­rü ge­li­şir (Os­man­lı­nın sa­ray kül­tü­rü ile halk kül­tü­rü bu­na ör­nek­tir). Ege­men sı­nıf­lar bu kül­tür­den bel­li un­sur­la­rı da ken­di kül­tür­le­ri için­de erit­me­ye ça­lı­şır­lar. Fa­kat ge­nel­de sı­nıf­lı top­lum­lar­da hal­kın kül­tü­rü ile ege­men­le­rin kül­tü­rü ay­rı ay­rı kul­var­lar­da ge­li­şir. Kuş­ku­suz ege­men olan dü­şün­ce­ler ege­men sı­nıf­la­rın dü­şün­ce­le­ri ol­du­ğu için hal­kın kül­tü­rü için­de de ege­men sı­nı­fın dü­şün­ce­le­ri ege­men­dir. Fa­kat halk kül­tü­rü için­de, ege­men sı­nı­fın dü­şün­ce­le­ri­nin ha­ki­mi­ye­ti ya­nın­da, ezi­len­le­rin duy­gu ve dü­şün­ce­le­ri, is­yan is­tek­le­ri, hak­sız­lı­ğa baş­kal­dı­rı­la­rı vb. de ye­ra­lır. Pro­le­ter kül­tür-sa­nat, ön­ce­lik­le ege­men­le­rin de­ğil, halk kül­tü­rü/sa­na­tı­na da­ya­nır. Fa­kat o bu­nu ya­par­ken, “halk ne yap­tıy­sa gü­zel yap­mış­tır” dal­ka­vuk­lu­ğu­na düş­mez. Halk kül­tü­rü için­de de ile­ri­ci ve dev­rim­ci ola­nı alır ve bu­nu ge­liş­ti­rir. Halk kül­tü­rü­nün ge­ri­ci yan­la­rı­nı eleş­ti­rir, red­de­der.
– Pro­le­ter kül­tür-sa­na­t en­ter­nas­yo­na­list­tir, öz­de ve bi­çim­de dev­rim­ci­dir! Pro­le­ter kül­tür-sa­na­tın en önem­li özel­li­ği onun en­ter­nas­yo­na­list ol­ma­sı­dır.
O, de­ği­şik ulu­sal kö­ken­le­re sa­hip kül­tür emek­çi­le­ri­nin, bi­çim­de de­ği­şik ulu­sal özel­lik­ler de ta­şı­ya­bi­len eser­le­ri ile, ge­nel­de in­sa­na ait ola­nı, ev­ren­sel ola­nı ak­tar­ma­ya ça­lı­şır. “Ulu­sal kül­tür” adı­na, ay­nı ulus­tan ol­ma­yı, ay­nı sı­nıf­tan ol­ma­nın önü­ne çı­ka­rı­lan her tür­lü mil­li­yet­çi yak­la­şı­mı red­de­der. O, ay­nı şe­kil­de, halk kül­tü­rü adı­na, halk kül­tü­rü için­de­ki ge­ri­ci yan­la­rın göz­ler­den ka­çı­rıl­ma­sı­nı red­de­der, bu­na kar­şı mü­ca­de­le eder. Halk kül­tü­rü, ulu­sal kül­tür vb. şi­ar­la­rın kar­şı­sı­na “ulus­la­ra­ra­sı pro­le­tar­ya­nın ev­ren­sel, de­mok­ra­tik, sos­ya­list kül­tü­rü” şi­arı­nı çı­kar­tır. Pro­le­ter kül­tür-sa­nat, öz­de­ki dev­rim­ci­li­ği­ni bi­çim­de de sür­dü­rür. O, araş­tı­rı­cı­dır, ye­ni­lik­çi­dir, sü­rek­li iler­le­me­den ya­na­dır. Çün­kü o sü­rek­li de­ği­şen, iler­le­yen ha­ya­tın için­den çı­kıp gel­mek­te­dir.

 

 

 

Sonraki Gönderi

Tehditler ve ‘12 Eylül ve Filistin Günlüğü’ Hakkında.

Kategoriler

Güney Sayı 104

Yılmaz Güney’i anıyoruz!

İnsanın değerinin olmadığı bu sistemde insan kalmak!

Çukurova Kitap Fuarı’ndan İzlenimler

Kamuoyuna açıklama

15. Çukurova Kitap Fuarı

Yılmaz Güney bizimle!

103. sayımız çıktı

Güney Sayı 103

Mağdurların anılarını canlı tutma mücadelesi

Eskişehir

102. sayımız çıktı

Güney Sayı 102

Ayvalık/Balıkesir

Kocaeli/Gebze

İsviçre satış noktaları

Avusturya satış noktaları

Almanya satış noktaları

101. sayımız çıktı

Güney Sayı 101

Bir bildirge denemesi: Devrimci Gerçekçilik

Süleyman Özdemir

Davet: Yılmaz Güney’i anıyoruz!

DAVET

100. sayımız çıktı!

Güney Sayı 100

Politik tutsaklar ve “hapishane edebiyatı”

Yusuf’suz bir yıl!

“Tutsak Kitapları Sergisi” İzleyicisiyle Buluştu

14 Şubat Dünya Öykü Gününe binaen

İnstagram

  • Etkinliğimizde Muzaffer Doyum kitabını imzalayacak
2 Nisan Pazar 2023 
Saat 14.00 
Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
  • Doğumunun 86. yılında “Halkın sanatçısı halkın savaşçısı” Yılmaz Güney bizimle
Etkinliğimizde Fatoş Güney kitabını imzalayacak
2 Nisan Pazar 2023 
Saat 14.00 
Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
  • İnsanın değerinin olmadığı bu sistemde insan kalmak!

Büyük bir felaket yaşıyoruz. Depremde hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına ve dostlarına sabırlar diliyoruz. Yaşananlar karşısında derin bir üzüntü içindeyiz. Söylenecek sözlerin artık tükendiği noktadayız. Depremin sonuçları; acı, ölüm, açlık ve sefaleti arttırdıkça arttırıyor. Yoksul emekçilere ulaşılamayan yardımlar acımızı daha da büyütüyor, duyulan feryatlar karşısında yüreklerimiz dağlanıyor, ama yetmiyor! Yaşadığımız azap depremzedelere çare olmuyor. Yine yaşananları seyretmekle yetiniyoruz, ama yetmiyor işte.

El yordamıyla hayatta kalmaya çalışanlar, kadınlar ve çocuklar felaketle boğuşurken toplum olarak suçluları arıyoruz. Bunlar ya müteahhit, ya iktidar yada yetersiz kalan kurtarma ekipleri oluyor; suçlular çok fazla, suçlular bitmiyor ve biz her felakette yaşananları balıklar gibi seyredip unutuyoruz.

Kapitalistlerin daha fazla kâr uğruna insan hayatını hiçe sayan yapılar inşa etmesine dur diyemediğimiz sürece, bizleri yoksullaştırarak harabe evlerde yaşamaya mahkum edenlere, müteahhitlere ve onların deprem yönetmeliğine uygun olmayan yapılarına izin veren devlet kurumlarına dur diyemediğimiz sürece, insanın ve türlerin yaşam hakkını koruyan merkezinde insanın olduğu bir sistem kurmadığımız sürece yaşanan felaketlerin suçluları bizleriz. Şairin de söylediği gibi “demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”

Her şeye rağmen can pahasına yardıma koşan insanların, insan üstü çabaları da çok değerli olduğunu görüyoruz. Herkesin yapabileceği çok şey var. Yardım için acil ihtiyaçların karşılanması ve ihtiyaç sahiplerine ulaşılması gerekiyor. Gönüllü, yardım birliklerine katılabilenlerin zaman kaybetmeden harekete geçmesi önemli. Bütün okurlarımızın bu dayanışmaya katılacağını biliyoruz ve imkanı olanlara çağrıda bulunuyoruz: Yardım için gönüllü olun ve elinizden geleni yapın! “Şimdi birlik olma zamanı” diyoruz ama, bu kadarıyla değil tabi ki, bu köhnemiş sistemi ortadan kaldırmak için de birlik olma zamanı. İşçilerin, emekçilerin yaşamını elinden alan, 
Yazının devamı için; https://guneykultursanat.org/insanin-degerinin-olmadigi-bu-sistemde-insan-kalmak/
  • DOĞUMUNUN 86. YILINDA “HALKIN SANATÇISI HALKIN SAVAŞÇISI”
YILMAZ GÜNEY BİZİMLE ETKİNLİĞİNDE BULUŞALIM
2 Nisan Pazar günü saat  14.00 te  Cemil Candaş Kent Kültür Merkezinde buluşalım.
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
İletişim: 0541 801 35 02/0533 501 64 62
Giriş ücretsizdir
  • Çukurova Kitap Fuarından İzlenimler
Bir kitap fuarı etkinliğini daha geride bıraktık. Çukurova’nın bahar aylarını aratmayan güneşli dokuz gün boyunca iyi yönleri ile hatırlanabilecek bir fuar olduğunu söylemek yanıltmaz bizi. Bu kadar ilgiyi başlarda beklemiyorduk. Hayat pahalılığının olumsuz koşulları altında, enflasyondan en çok zam gören kalemlerden kitapların  temel ihtiyaçlar listesinde en sonda olabileceği ilk aklımıza gelen olmuştu: Tabi bu olgu yaşadığımız toplumun henüz değişmeyen özelliklerinden biri olmaya devam ediyor.  Fakat yinede tüm bu yoksulluğa rağmen, kitaba para ayıran önemli bir okur kitlesi de vardı. Her ne kadar burç kitapları ve kişisel gelişim üzerine yazılı kitaplar ilgisinden değer kaybetmese de ve kitap olsun çamurdan olsun diyenler dışında Çukurova’nın iyi bir okur çevresine sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Fuar boyunca, dergimizin standına da ilgi büyüktü. Güney’in yeni ve bir kısım eski sayılarını, İnter ve Dönüşüm Yayınlarının çeşitli kitaplarını standımızda bulundurmuştuk. Fuarda Marksist-Leninist külliyatı bulunduran tek standın bizde olması bir eksiklik olduğu kadar, ilginin sebebi de olduğu söylenebilir. Bizi şaşırtan ise kitaplarımıza ve dergimize duyulan ilginin 14-17 yaş aralığındaki gençlerin oluşturmasıydı. Bu yaş grubu için herhangi bir kuşak tespiti yapmak güç. Yaşlara göre kategori belirlemek yeni moda olsa da bu gençlik başka türlü ilerliyor diyebiliriz, hem de bize hiçte uzak olmayan bir ilerleme. Belki bunu yaşadığımız iki örnekle açıklamak düşüncemizi haklı çıkaracaktır. İlki, henüz 15 yaşında genç bir kız, oldukça zarif ve iyi giyimli; bu haliyle orta halli, kültürlü bir ailenin çocuğu olduğu kesin. Ama bizim açımızdan şaşırtıcı olan bu kızın merakı: “Demokratik devrim mi? Sosyalist devrim mi?” bu konu ilgisini çekiyormuş ve araştırma yapmak istiyormuş. Biz kendisine yaşı için ağır bir araştırma kitabı olduğunu söylemek isterken, babası – bu tür siyasi kitaplara çok ilgisi var, sürekli okuyor, bu konular ona yabancı değil- dedi. Tabi biz şaşırıyoruz. Bir diğer örnek ise Kollontai’nin kitabını gören 15 yada 16 yaşlarında genç bir erkek...(Devamı için: https://guneykultursanat.org/cukurova-kitap-fuarindan-izlenimler/)
  • Güneyden
  • Güney Kitaplığı
  • İçindekiler
  • Haber
  • Karikatür
  • Kitap
  • Makale
  • Öykü/Hikaye
  • Resim/Fotoğraf
  • Röportaj
  • Satış Noktaları
  • Şiir
  • Sinema
  • Tiyatro
  • Dosyalar

© 2021 Güney Dergisi

Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında

© 2021 Güney Dergisi

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In
Güney Size en son haberler ve güncellemeler için bildirimler göstermek istiyoruz.
Reddet
Bildirimlere İzin Ver