Pazar, Mart 26, 2023
Güney
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    SSCB Ansiklopedisi

    SSCB Ansiklopedisi

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Çağımdan Utanıyorum

    Çağımdan Utanıyorum

  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
Güney
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    SSCB Ansiklopedisi

    SSCB Ansiklopedisi

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Çağımdan Utanıyorum

    Çağımdan Utanıyorum

  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Güney
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle

Yıldız Savaşları / Star Wars

13 Aralık 2017
İçinde Sinema
0 0
0
Anasayfa Sinema
Share on FacebookShare on Twitter

Burjuvazinin İnsanlığın Geleceğine İlişkin “Ütopyası”: En yüksek teknikle feodalizm ve barbarlık! – Anuş Pazarcıyan

‘Yıldız Savaşları’nın Dönüşü
Yıldız Savaşları
Birinci Öykü:
Karanlık Tehdit

Bun­dan 23 yıl ön­cey­di. 1976’da ABD’de, Holly­wo­od stüd­yo­la­rın­dan ba­ğım­sız film yap­ma id­di­asın­da ken­di fir­ma­sı­nı ku­ran Ge­or­ge Lu­cas’ın “Yıl­dız Sa­vaş­la­rı” üç­le­me­si­nin ilk fil­mi­ni gör­dü­ğüm­de, fil­min tek­ni­ği dı­şın­da faz­la se­vi­le­cek bir ya­nı­nı bul­ma­mış­tım. An­la­tı­lan öy­kü, bir­kaç yüz­yıl son­ra­sı­nı an­lat­ma­sı­na rağ­men, var olan ge­rek in­san top­lum­la­rı, ge­rek­se baş­ka ge­ze­gen­ler­den “akıl­lı” ya­ra­tık­la­rı açı­sın­dan bu­gü­nün in­sa­nın­dan bir de­ği­şik­lik yok­tu. Yi­ne em­per­yal amaç­lar için sa­vaş­lar yü­rü­yor; yi­ne ik­ti­dar için çe­şit­li ent­ri­ka­lar dön­dü­rü­lü­yor­du. Üs­tü­ne üst­lük, çi­zi­len ka­rak­ter­ler –hem in­san­lar, hem de di­ğer “akıl­lı” ya­ra­tık­lar açı­sın­dan–, çok yü­zey­sel ka­rak­ter­ler ola­rak çi­zi­lip iyi ve kö­tü ola­rak iki­ye ay­rı­lı­yor. İyi­ler iyi, kö­tü­ler kö­tüy­dü! Ak-ka­ra her­han­gi bir ka­rış­ma yok­tu. Ve iyi­ler, so­nuç­ta bir pren­ses, bir soy­lu­nun iyi ik­ti­da­rı için sa­va­şı­yor­du. Ge­le­ce­ğe dö­nük pro­je si­ya­si ola­rak fe­oda­liz­me ge­ri dö­nüş­tü! İyi­ler ve kö­tü­ler için­de “ik­ti­dar” de­nen şe­ye sa­hip olan, dü­şün­ce ile mad­de­yi ha­re­ket et­tir­me gü­cü­ne sa­hip olan, bu­na bel­li bir me­di­tas­yon yön­te­miy­le ula­şan se­çil­miş, ya­rı­tan­rı­sal bir kaç fi­gür –bun­la­ra Je­di Şö­val­ye­le­ri de­ni­yor– be­lir­le­yi­ci rol oy­nu­yor­du. Ve­ri­len si­ya­si me­saj so­nuç ola­rak, –in­san­la­rın ve bü­tün dü­şü­nen ya­ra­tık­la­rın– iyi­ler-kö­tü­ler di­ye iki­ye ay­rıl­dık­la­rı, bun­la­rın üze­rin­de adı ve­ril­me­yen tan­rı­sal bir gü­cün bu­lun­du­ğu ve bun­la­rın iyi­le­re mi, yok­sa kö­tü­le­re mi da­hil ola­cak­la­rı­nın en ba­şın­dan be­lir­len­miş ol­du­ğu, sa­vaş­lar son­ra­sın­da iyi­le­rin ka­za­na­ca­ğı fa­kat kö­tü­lü­ğün de or­ta­dan kalk­ma­ya­ca­ğı, sa­vaş­la­rın son­su­za dek sü­re­ce­ğiy­di. Film­de be­nim en olum­lu bul­du­ğum, in­sa­ni özel­lik­le­re –çün­kü çe­liş­ki­le­re– sa­hip iki fi­gür C-3PO ve R2-D2 isim­li ro­bot­lar­dı. Ba­ğım­sız si­ne­ma­cı Lu­cas ger­çek­te ge­ri­ci bir film yap­mış­tı. Ama na­sıl yap­mış­tı?! Yap­tı­ğı gör­sel ve duy­sal efekt­ler açı­sın­dan ger­çek­ten dev­rim­di. Uzay­da se­ya­hat eden uzay ge­mi­le­ri­nin ışık hı­zı­na yük­sel­me­si­ni his­se­di­yor, onun­la bir­lik­te uza­yın son­suz de­rin­lik­le­ri­ne (as­lın­da be­yaz per­de­ye yal­nız­ca) da­lı­yor­du­nuz; si­ne­ma kol­tuk­la­rı san­ki uzay ge­mi­si­nin kol­tuk­la­rı idi, siz de uzay ge­mi­sin­de otu­ru­yor­du­nuz, ge­mi­nin üze­rin­de pat­la­yan bom­ba­lar, san­ki si­zin ka­fa­nız­da pat­lı­yor­du. Da­ha son­ra Lu­cas-Film’in ge­liş­tir­di­ği tek­nik­ler bü­tün bi­lim-kur­gu film­le­rin­de kul­la­nıl­ma­ya baş­lan­dı. Stan­dart ha­le gel­di.
Şim­di Lu­cas, 20 yı­lı aş­kın bir ara­dan son­ra, kar­şı­mı­za, bun­dan 23 yıl ön­ce baş­la­dı­ğı yıl­dız sa­vaş­la­rı üç­le­me­si­nin ön­ce­si­ni an­la­tan; ilk üç­le­me­nin iyi ada­mı Lu­ke Skywal­ker’in, kö­tü ada­mı Darth Va­der’in ne­re­den gel­dik­le­ri­ni an­la­tan ye­ni ‘Yıl­dız Sa­vaş­la­rı’ film­le­riy­le çı­kı­yor. Bu di­zi­nin ilk fil­mi olan ‘Ka­ran­lık Teh­dit’ bir çok ül­ke­de ay­nı an­da bin­ler­ce kop­yay­la gös­te­ri­me gir­di.
Lu­cas’ın bu ye­ni film­le­rin­de an­lat­tı­ğı “ge­le­cek­te” de ye­ni hiç bir şey yok. Za­ten öy­kü ola­rak ilk üç­le­me­nin ön­ce­si ol­du­ğu­na gö­re, man­tı­ki ola­rak faz­la bir şey ol­ma­sı da bek­le­ne­mez­di. Lu­cas’ın ge­ri­ci, in­sa­nın de­ğiş­mez­li­ğin­den yo­la çı­kan, onun öte­sin­de bü­tün dü­şü­nen ya­ra­tık­la­rın da te­mel özel­lik­le­ri iti­ba­rıy­la in­san­lar­la ay­nı ol­du­ğu­nu, ola­ca­ğı­nı var sa­yan, ışık hı­zıy­la ha­re­ket ede­bi­le­cek tek­ni­ğe sa­hip, dü­şü­nen ya­ra­tık­la­rın bir­bi­ri­ni ye­me­si­ni do­ğa­nın de­ğiş­mez ya­sa­sı ola­rak gö­ren bir ba­kış açı­sı­na sa­hip ol­du­ğu ol­guy­du. Bi­rin­ci üç­le­me­de ol­du­ğu gi­bi, bu ye­ni yıl­dız sa­vaş­la­rın­da da bu yüz­den be­ni ön­ce­lik­le il­gi­len­di­ren “na­sıl” so­ru­su idi. Aca­ba Lu­cas bun­dan ön­ce ol­du­ğu gi­bi, 20 yıl bek­le­dik­ten son­ra si­ne­ma­ya en azın­dan tek­nik açı­dan ki­mi ye­ni­lik­ler ge­tir­mek ih­ti­ya­cı duy­du­ğu vb. için mi, ‘Yıl­dız Sa­vaş­la­rı’na ge­ri dön­müş­tü?
Bu so­ru­nun ce­va­bı ha­yır!
20 yıl ön­ce­ki ‘Yıl­dız Sa­vaş­la­rı’nın ter­si­ne, bu ye­ni yıl­dız sa­vaş­la­rı­nın –bi­rin­ci öy­kü­sün­de– tek­nik açı­dan da ye­ni hiç bir şey yok. Evet, fil­min çok önem­li bö­lüm­le­ri, film­de­ki fi­gür­le­rin yüz­de sek­se­ni bil­gi­sa­yar-ani­mas­yo­nu tek­ni­ğiy­le ya­ra­tıl­mış fi­gür­ler. Film esa­sın­da, bun­dan 20 yıl ön­ce­si­nin ter­si­ne, ar­tık iyi­ce bir bil­gi­sa­yar oyu­nu­na dö­nüş­müş du­rum­da. Bun­dan yir­mi yıl ön­ce de­ği­şik efekt­le­rin sağ­lan­ma­sı için kul­la­nı­lan bil­gi­sa­yar ani­mas­yo­nu, bu kez fil­min tek­ni­ği­nin esa­sı­nı oluş­tu­ru­yor. Fa­kat bun­da ‘Yıl­dız Sa­vaş­la­rı’ açı­sın­dan ol­sa da, film tek­ni­ği açı­sın­dan bir ye­ni­lik yok. Hat­ta Holly­wo­od bü­tü­nüy­le bil­gi­sa­yar ani­mas­yo­nu olan, için­de tek “ger­çek” fi­gür bu­lun­ma­yan film­ler bi­le yap­tı: (Toy Story; Yö­net­men John Las­se­ter, 1995’de bu film­le Os­car ka­zan­dı.) Ya­ni, Lu­cas’ın ne içe­rik ne de bi­çim açı­sın­dan söy­le­ye­ce­ği ye­ni bir şey yok. O hal­de ‘Yıl­dız Sa­vaş­la­rı’na dö­nü­şün ne­de­ni ne? Fil­min yal­nız­ca Al­man­ya’da 1000 kop­yay­la gös­te­ri­me gir­di­ği bi­lin­di­ğin­de, yü­rü­tü­len rek­lam kam­pan­ya­sı­nın bo­yut­la­rı bi­lin­di­ğin­de bu­nun ce­va­bı net: Lu­cas, yıl­dız sa­vaş­la­rıy­la ka­zan­dı­ğı ünü­ne ün, pa­ra­sı­na pa­ra kat­mak is­ti­yor.
Ona yar­dım­cı ol­mak is­ti­yor­sa­nız gi­din bu fil­me. Yok­sa, si­zi git­me­ye zor­la­yan baş­ka ne­den­le­ri­niz yok­sa –ör­ne­ğin il­le de bu fil­mi si­zin­le bir­lik­te gör­mek is­te­yen bir ço­cu­ğu­nuz yok­sa ya da gö­rüp de üze­ri­ne yaz­mak is­te­mi­yor­sa­nız fi­lan– boş ve­rin, iki sa­ati­ni­zi da­ha ya­rar­lı bir iş­le, il­le si­ne­ma­ya git­mek is­ti­yor­sa­nız, bir baş­ka film­le ge­çi­rin. Ör­ne­ğin Be­nin­gi’nin ‘Ha­yat Gü­zel­dir’ fil­mi­ni hâ­lâ gör­me­diy­se­niz gö­rün.
Bi­lim-kur­gu tü­rün­de bir şey­ler gör­mek is­ti­yor­sa­nız, ör­ne­ğin ‘Mat­rix’i gö­rün, ya da ‘1 Nr.lı Dev­let Düş­ma­nı’nı ve­ya ‘Gat­ta­ca’yı gö­rün. Her üç film­de de, tek­ni­ğin na­sıl kul­la­nı­la­bi­le­ce­ği ko­nu­sun­da kor­ku­tu­cu ge­le­cek ta­sa­rım­la­rı var. Her üçün­de de “kö­tü”, fa­şi­zan bir “kol­lek­tif” kar­şı­sın­da, tek ba­şı­na sa­va­şan “bi­rey” var. Ya­ni so­nuç­ta, kol­lek­ti­fe kar­şı, bi­re­yin öv­gü­sü bu film­ler, yi­ne de otu­rup üze­ri­ne ko­nu­şa­bi­le­ce­ği­niz, tar­tı­şa­bi­le­ce­ği­niz, ko­nu­su olan, için­de şu ve­ya bu öl­çü­de in­san olan –Mat­rix bu bağ­lam­da iyi­ce il­ginç– film­ler. Mat­rix’in çiz­di­ği ge­le­cek­te, ken­di­ni nor­mal ha­yat­ta sa­nan in­san­lar, ger­çek­te “sa­nal” bir dün­ya­nın, sa­nal can­lı­la­rı. Ger­çek in­san­lar, bir­ka­çı dı­şın­da, dün­ya­ya ege­men olan dün­ya­dı­şı bir uy­gar­lı­ğın in­san kı­lı­ğı­na gir­miş bir kol­lek­ti­fi­nin “ener­ji kay­na­ğı” ola­rak ko­kon­lar içi­ne hap­se­dil­miş du­rum­da­lar.
‘Yıl­dız Sa­vaş­la­rı’nda ko­nu ne mi? Esa­sın­da ko­nu hiç mi hiç önem­li de­ğil. Önem­li olan efekt­ler. Ko­nu ka­ba­ca: Bir Yıl­dız­lar Cum­hu­ri­ye­ti var. Bun­lar ge­nel­de iyi­ler. Bu cum­hu­ri­ye­te da­hil olan yıl­dız­la­rın bir ço­ğu prens­lik-kral­lık vb. bi­çi­min­de ida­re edi­li­yor! Cum­hu­ri­yet şim­di­ki Bir­leş­miş Mil­let­ler’e ben­zer bir si­ya­si üst ya­pı ta­ra­fın­dan yö­ne­ti­li­yor. Cum­hu­ri­yet dı­şın­da bir de “kö­tü” Ti­ca­ret Fe­de­ras­yo­nu var. Bun­lar bel­li yıl­dız­la­ra am­bar­go ko­yu­yor ve hat­ta ba­rış­çıl Na­boo’yu iş­gal edi­yor. Cum­hu­ri­yet so­ru­nu çöz­mek için özel ola­rak iki je­di şö­val­ye­si­ni gön­de­ri­yor. Bun­lar pren­se­si iş­gal­ci­le­rin elin­den kur­ta­rıp, cum­hu­ri­yet kon­se­yi­ne ge­ti­ri­yor. Pren­ses ora­da bir ko­nuş­ma yap­tık­tan son­ra, hal­kı­nı yal­nız ba­şı­na bı­rak­ma­mak için je­di şö­val­ye­le­riy­le ge­ri dö­nü­yor. Bu ara­da ko­nuş­ma­ya gi­der­ken, par­ça ek­sik­li­ği ne­de­niy­le in­mek zo­run­da kal­dık­la­rı bir ti­ca­ret ge­ze­ge­nin­de son­ra­dan Darth Va­der ola­cak An­na­kin Skywlker ile ta­nı­şıp onu yan­la­rı­na alı­yor­lar. Son­ra bir sa­vaş­ta, Na­boo’nun de­niz al­tın­da­ki ve de­niz üs­tün­de­ki –da­ha ön­ce­den bir­bi­ri hak­kın­da kö­tü dü­şü­nen– halk­la­rı bir­le­şip iş­gal­ci­le­ri ko­vu­yor­lar. Pren­ses Ami­da­la hal­kı­nın ba­şı­na ge­çi­yor.
İş­te 23-24. yüz­yı­lın in­san­lı­ğı!
Ve dü­şü­nen ya­ra­tık­la­rı!
Bur­ju­va­zi­nin uf­ku tek­nik ko­nu­sun­da sı­nır ta­nı­ma­sa da, si­ya­set ko­nu­sun­da ola­ğa­nüs­tü sı­nır­lı.
O, in­sa­nın, dün­ya­nın de­ğiş­mez­li­ği­ni bi­ze an­la­tı­yor.
De­ği­şir!
De­ği­şi­yor!
De­ği­şe­cek!

 

Sonraki Gönderi

Amed

Kategoriler

Güney Sayı 104

Yılmaz Güney’i anıyoruz!

İnsanın değerinin olmadığı bu sistemde insan kalmak!

Çukurova Kitap Fuarı’ndan İzlenimler

Kamuoyuna açıklama

15. Çukurova Kitap Fuarı

Yılmaz Güney bizimle!

103. sayımız çıktı

Güney Sayı 103

Mağdurların anılarını canlı tutma mücadelesi

Eskişehir

102. sayımız çıktı

Güney Sayı 102

Ayvalık/Balıkesir

Kocaeli/Gebze

İsviçre satış noktaları

Avusturya satış noktaları

Almanya satış noktaları

101. sayımız çıktı

Güney Sayı 101

Bir bildirge denemesi: Devrimci Gerçekçilik

Süleyman Özdemir

Davet: Yılmaz Güney’i anıyoruz!

DAVET

100. sayımız çıktı!

Güney Sayı 100

Politik tutsaklar ve “hapishane edebiyatı”

Yusuf’suz bir yıl!

“Tutsak Kitapları Sergisi” İzleyicisiyle Buluştu

14 Şubat Dünya Öykü Gününe binaen

İnstagram

  • Etkinliğimizde Muzaffer Doyum kitabını imzalayacak
2 Nisan Pazar 2023 
Saat 14.00 
Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
  • Doğumunun 86. yılında “Halkın sanatçısı halkın savaşçısı” Yılmaz Güney bizimle
Etkinliğimizde Fatoş Güney kitabını imzalayacak
2 Nisan Pazar 2023 
Saat 14.00 
Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
  • İnsanın değerinin olmadığı bu sistemde insan kalmak!

Büyük bir felaket yaşıyoruz. Depremde hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına ve dostlarına sabırlar diliyoruz. Yaşananlar karşısında derin bir üzüntü içindeyiz. Söylenecek sözlerin artık tükendiği noktadayız. Depremin sonuçları; acı, ölüm, açlık ve sefaleti arttırdıkça arttırıyor. Yoksul emekçilere ulaşılamayan yardımlar acımızı daha da büyütüyor, duyulan feryatlar karşısında yüreklerimiz dağlanıyor, ama yetmiyor! Yaşadığımız azap depremzedelere çare olmuyor. Yine yaşananları seyretmekle yetiniyoruz, ama yetmiyor işte.

El yordamıyla hayatta kalmaya çalışanlar, kadınlar ve çocuklar felaketle boğuşurken toplum olarak suçluları arıyoruz. Bunlar ya müteahhit, ya iktidar yada yetersiz kalan kurtarma ekipleri oluyor; suçlular çok fazla, suçlular bitmiyor ve biz her felakette yaşananları balıklar gibi seyredip unutuyoruz.

Kapitalistlerin daha fazla kâr uğruna insan hayatını hiçe sayan yapılar inşa etmesine dur diyemediğimiz sürece, bizleri yoksullaştırarak harabe evlerde yaşamaya mahkum edenlere, müteahhitlere ve onların deprem yönetmeliğine uygun olmayan yapılarına izin veren devlet kurumlarına dur diyemediğimiz sürece, insanın ve türlerin yaşam hakkını koruyan merkezinde insanın olduğu bir sistem kurmadığımız sürece yaşanan felaketlerin suçluları bizleriz. Şairin de söylediği gibi “demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”

Her şeye rağmen can pahasına yardıma koşan insanların, insan üstü çabaları da çok değerli olduğunu görüyoruz. Herkesin yapabileceği çok şey var. Yardım için acil ihtiyaçların karşılanması ve ihtiyaç sahiplerine ulaşılması gerekiyor. Gönüllü, yardım birliklerine katılabilenlerin zaman kaybetmeden harekete geçmesi önemli. Bütün okurlarımızın bu dayanışmaya katılacağını biliyoruz ve imkanı olanlara çağrıda bulunuyoruz: Yardım için gönüllü olun ve elinizden geleni yapın! “Şimdi birlik olma zamanı” diyoruz ama, bu kadarıyla değil tabi ki, bu köhnemiş sistemi ortadan kaldırmak için de birlik olma zamanı. İşçilerin, emekçilerin yaşamını elinden alan, 
Yazının devamı için; https://guneykultursanat.org/insanin-degerinin-olmadigi-bu-sistemde-insan-kalmak/
  • DOĞUMUNUN 86. YILINDA “HALKIN SANATÇISI HALKIN SAVAŞÇISI”
YILMAZ GÜNEY BİZİMLE ETKİNLİĞİNDE BULUŞALIM
2 Nisan Pazar günü saat  14.00 te  Cemil Candaş Kent Kültür Merkezinde buluşalım.
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
İletişim: 0541 801 35 02/0533 501 64 62
Giriş ücretsizdir
  • Çukurova Kitap Fuarından İzlenimler
Bir kitap fuarı etkinliğini daha geride bıraktık. Çukurova’nın bahar aylarını aratmayan güneşli dokuz gün boyunca iyi yönleri ile hatırlanabilecek bir fuar olduğunu söylemek yanıltmaz bizi. Bu kadar ilgiyi başlarda beklemiyorduk. Hayat pahalılığının olumsuz koşulları altında, enflasyondan en çok zam gören kalemlerden kitapların  temel ihtiyaçlar listesinde en sonda olabileceği ilk aklımıza gelen olmuştu: Tabi bu olgu yaşadığımız toplumun henüz değişmeyen özelliklerinden biri olmaya devam ediyor.  Fakat yinede tüm bu yoksulluğa rağmen, kitaba para ayıran önemli bir okur kitlesi de vardı. Her ne kadar burç kitapları ve kişisel gelişim üzerine yazılı kitaplar ilgisinden değer kaybetmese de ve kitap olsun çamurdan olsun diyenler dışında Çukurova’nın iyi bir okur çevresine sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Fuar boyunca, dergimizin standına da ilgi büyüktü. Güney’in yeni ve bir kısım eski sayılarını, İnter ve Dönüşüm Yayınlarının çeşitli kitaplarını standımızda bulundurmuştuk. Fuarda Marksist-Leninist külliyatı bulunduran tek standın bizde olması bir eksiklik olduğu kadar, ilginin sebebi de olduğu söylenebilir. Bizi şaşırtan ise kitaplarımıza ve dergimize duyulan ilginin 14-17 yaş aralığındaki gençlerin oluşturmasıydı. Bu yaş grubu için herhangi bir kuşak tespiti yapmak güç. Yaşlara göre kategori belirlemek yeni moda olsa da bu gençlik başka türlü ilerliyor diyebiliriz, hem de bize hiçte uzak olmayan bir ilerleme. Belki bunu yaşadığımız iki örnekle açıklamak düşüncemizi haklı çıkaracaktır. İlki, henüz 15 yaşında genç bir kız, oldukça zarif ve iyi giyimli; bu haliyle orta halli, kültürlü bir ailenin çocuğu olduğu kesin. Ama bizim açımızdan şaşırtıcı olan bu kızın merakı: “Demokratik devrim mi? Sosyalist devrim mi?” bu konu ilgisini çekiyormuş ve araştırma yapmak istiyormuş. Biz kendisine yaşı için ağır bir araştırma kitabı olduğunu söylemek isterken, babası – bu tür siyasi kitaplara çok ilgisi var, sürekli okuyor, bu konular ona yabancı değil- dedi. Tabi biz şaşırıyoruz. Bir diğer örnek ise Kollontai’nin kitabını gören 15 yada 16 yaşlarında genç bir erkek...(Devamı için: https://guneykultursanat.org/cukurova-kitap-fuarindan-izlenimler/)
  • Güneyden
  • Güney Kitaplığı
  • İçindekiler
  • Haber
  • Karikatür
  • Kitap
  • Makale
  • Öykü/Hikaye
  • Resim/Fotoğraf
  • Röportaj
  • Satış Noktaları
  • Şiir
  • Sinema
  • Tiyatro
  • Dosyalar

© 2021 Güney Dergisi

Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında

© 2021 Güney Dergisi

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In
Güney Size en son haberler ve güncellemeler için bildirimler göstermek istiyoruz.
Reddet
Bildirimlere İzin Ver