Pazar, Mart 26, 2023
Güney
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    SSCB Ansiklopedisi

    SSCB Ansiklopedisi

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Çağımdan Utanıyorum

    Çağımdan Utanıyorum

  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
Güney
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    Yılmaz Güney İle Paris’te İki Yıl

    SSCB Ansiklopedisi

    SSCB Ansiklopedisi

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Yılmaz Güney Ve Arkadaşları

    Çağımdan Utanıyorum

    Çağımdan Utanıyorum

  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Güney
Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle

Yüzüklerin Efendisi

13 Aralık 2017
İçinde Sinema
0 0
0
Anasayfa Sinema
Share on FacebookShare on Twitter

2004 Oscarının efendisi

Üç yıldır, yıl sonunda gişe rekorlarına abone olan Yüzüklerin Efendisi’nin III. ve son bölümü, bundan önceki iki bölüm gibi büyük bir reklam kampanyası ile girdi piyasaya. Ve gişe rekorlarına yenileri eklendi.

Bununla da kalmadı tabii. 2004 Oscarı’nda Yüzüklerin Efendisi tam 11 dalda ödüle aday gösterildi. Aday gösterildiği tüm dallarda (En iyi sanat yönetmeni: Grant Major. Sanat Yönetmeni; Dan Hennah ve Alan Lee. Set Dekorasyonu; En iyi kostüm tasarımı: Ngila Dickson ve Richard Taylor; En iyi yönetmen: Peter Jackson; En iyi kurgu: Jamie Selkirk; En iyi makyaj: Richard Taylor ve Peter King; En iyi film müziği: Howard Shore; En iyi film şarkısı: “Into the west” Söz ve müzik. Fran Walsh, Howard Shore ve Annie Lenox; En iyi fotoğraf: Bari M. Osborne, Peter Jackson ve Fran Walsh; En iyi ses miksajı:  Christopher Boyes, Michael Semanick, Michhale Hedges ve Hammond Peek; En iyi görsel efekt: Jim Rygiel, Joe Letteri, Randall William Cook ve Alex Funke; En iyi uyarlama senaryo: Fran Walsh, Philippa Boyens ve Peter Jackson; ve tabii bu kadar Oscardan sonra EN İYİ FİLM  Oscarı da Yüzüklerin Efendisi’ne gitti.) Oscarı aldı. Oscarın tarihinde aday gösterildiği her dalda tüm ödülleri alan ikinci bir film olup olmadığını bilmiyorum. Fakat öyle bir tablo çıktı ki ortaya, en iyi yabancı film dalında “Barbarların İstilası” filmiyle Oscar ödülü alan Kanadalı yönetmen Denys Arcand teşekkür konuşmasında Akademiye Yeni Zellanda’da çekilen Yüzüklerin Efendisi’ni, en iyi yabancı film kategorisi içinde de aday göstermedikleri için teşekkür etti! Yüzüklerin Efendisi/Kralın Dönüşü 2004 Oscarında 11 ödülle böylece Ben Hur ve Titanic’in rekorlarını yeniledi.

Fakat bundan önceki iki yılda filmin diğer iki bölümünün aldığı 6 Oscar da eklenince, Yüzüklerin Efendisi üçlemesi, sinema tarihinin en çok Oscarlı filmi haline geldi. Oscar eğer gerçekten en iyi film konusunda ölçü olsa, Yüzüklerin Efendisi bütün zamanların en iyi filmi.

Gerçek tabii böyle değil. Oscar gerçekte Amerikan sinemasının, o da bağımsız sinemanın değil, egemen Amerikan sinemasının, Hollywood’un kendi kendini ödüllendirmesi. Yüzüklerin Efendisi, Hollywood filminin dünya egemenliğinin ilanı. Yeni Zellanda’da Hollywood. Yüzüklerin Efendisi bu. Ve ödüllendirilen de bu.

Gişe rekorlarına yenileri eklendi ama, Yüzüklerin Efendisi’ne 11 Oscar verildi. Ama sinema açısından söylenen yeni bir söz yok. Peter Jackson birinci-ikinci bölümde yaptığını yineliyor: Yeni Zellanda’da kurduğu stüdyolarda büyük bir bütçeyle, teknik açıdan üstün çok kalabalık bir kadroyla çekilmiş bir Hollywood yapımı sunuyor bize. Üçüncü bölümde Yüzüklerin Efendisi nihayet tamamlanıp bitiyor. Hobit Frodo nihayet bir sürü macera ertesinde nihayet iktidar yüzüğünü, kötü iktidarın merkezindeki yanardağa, lavaya atıyor. Kral olmak istemeyen Aragon nihayet istemediği tahtına ve istediği ölümsüz sevgilisine (sevgilisinin ölümsüzlükten vaz geçmesi pahasına!) kavuşuyor. Onlar eriyor muradına…

Ya seyirci? İyilerle / kötülerin klasik kavgasını, kötünün kötü olduğunu dış görünüşünde ortaya koyan bir siyah / beyaz mantığı içinde seyre mahkum…

Bu arada yüzlerce milyonluk bütçeye sahip bir filmde olmaması gereken çok basit hataları bile izlemeye mahkum.

(İnternetteki bir sitede 100’ün üstünde film hatası sayılıyor. Biri var evlere şenlik: Aragon ve iyiler atları üzerinde kötülerin başkenti üzerine yürüyorlar. Şehrin kapısına geldiklerinde ve etrafları çirkin/kötü orklar tarafından sarıldığında bir de bakıyorsunuz atlılar yaya. Atlar nereye mi gitti?! Sormayın, o kadar kusur Yüzüklerin Efendisi’nde olur ancak!)

Mahkum mu…

Değil aslında. Sinemaya gitmeyebilir.

Ve gitmese iyi de yapar bence.

Anuş Pazarciyan

 

Sonraki Gönderi

A. Z. Çelik’in Yazısı Hakkında…

Kategoriler

Güney Sayı 104

Yılmaz Güney’i anıyoruz!

İnsanın değerinin olmadığı bu sistemde insan kalmak!

Çukurova Kitap Fuarı’ndan İzlenimler

Kamuoyuna açıklama

15. Çukurova Kitap Fuarı

Yılmaz Güney bizimle!

103. sayımız çıktı

Güney Sayı 103

Mağdurların anılarını canlı tutma mücadelesi

Eskişehir

102. sayımız çıktı

Güney Sayı 102

Ayvalık/Balıkesir

Kocaeli/Gebze

İsviçre satış noktaları

Avusturya satış noktaları

Almanya satış noktaları

101. sayımız çıktı

Güney Sayı 101

Bir bildirge denemesi: Devrimci Gerçekçilik

Süleyman Özdemir

Davet: Yılmaz Güney’i anıyoruz!

DAVET

100. sayımız çıktı!

Güney Sayı 100

Politik tutsaklar ve “hapishane edebiyatı”

Yusuf’suz bir yıl!

“Tutsak Kitapları Sergisi” İzleyicisiyle Buluştu

14 Şubat Dünya Öykü Gününe binaen

İnstagram

  • Etkinliğimizde Muzaffer Doyum kitabını imzalayacak
2 Nisan Pazar 2023 
Saat 14.00 
Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
  • Doğumunun 86. yılında “Halkın sanatçısı halkın savaşçısı” Yılmaz Güney bizimle
Etkinliğimizde Fatoş Güney kitabını imzalayacak
2 Nisan Pazar 2023 
Saat 14.00 
Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
  • İnsanın değerinin olmadığı bu sistemde insan kalmak!

Büyük bir felaket yaşıyoruz. Depremde hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına ve dostlarına sabırlar diliyoruz. Yaşananlar karşısında derin bir üzüntü içindeyiz. Söylenecek sözlerin artık tükendiği noktadayız. Depremin sonuçları; acı, ölüm, açlık ve sefaleti arttırdıkça arttırıyor. Yoksul emekçilere ulaşılamayan yardımlar acımızı daha da büyütüyor, duyulan feryatlar karşısında yüreklerimiz dağlanıyor, ama yetmiyor! Yaşadığımız azap depremzedelere çare olmuyor. Yine yaşananları seyretmekle yetiniyoruz, ama yetmiyor işte.

El yordamıyla hayatta kalmaya çalışanlar, kadınlar ve çocuklar felaketle boğuşurken toplum olarak suçluları arıyoruz. Bunlar ya müteahhit, ya iktidar yada yetersiz kalan kurtarma ekipleri oluyor; suçlular çok fazla, suçlular bitmiyor ve biz her felakette yaşananları balıklar gibi seyredip unutuyoruz.

Kapitalistlerin daha fazla kâr uğruna insan hayatını hiçe sayan yapılar inşa etmesine dur diyemediğimiz sürece, bizleri yoksullaştırarak harabe evlerde yaşamaya mahkum edenlere, müteahhitlere ve onların deprem yönetmeliğine uygun olmayan yapılarına izin veren devlet kurumlarına dur diyemediğimiz sürece, insanın ve türlerin yaşam hakkını koruyan merkezinde insanın olduğu bir sistem kurmadığımız sürece yaşanan felaketlerin suçluları bizleriz. Şairin de söylediği gibi “demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”

Her şeye rağmen can pahasına yardıma koşan insanların, insan üstü çabaları da çok değerli olduğunu görüyoruz. Herkesin yapabileceği çok şey var. Yardım için acil ihtiyaçların karşılanması ve ihtiyaç sahiplerine ulaşılması gerekiyor. Gönüllü, yardım birliklerine katılabilenlerin zaman kaybetmeden harekete geçmesi önemli. Bütün okurlarımızın bu dayanışmaya katılacağını biliyoruz ve imkanı olanlara çağrıda bulunuyoruz: Yardım için gönüllü olun ve elinizden geleni yapın! “Şimdi birlik olma zamanı” diyoruz ama, bu kadarıyla değil tabi ki, bu köhnemiş sistemi ortadan kaldırmak için de birlik olma zamanı. İşçilerin, emekçilerin yaşamını elinden alan, 
Yazının devamı için; https://guneykultursanat.org/insanin-degerinin-olmadigi-bu-sistemde-insan-kalmak/
  • DOĞUMUNUN 86. YILINDA “HALKIN SANATÇISI HALKIN SAVAŞÇISI”
YILMAZ GÜNEY BİZİMLE ETKİNLİĞİNDE BULUŞALIM
2 Nisan Pazar günü saat  14.00 te  Cemil Candaş Kent Kültür Merkezinde buluşalım.
Halaskargazi Caddesi No:168  Şişli/İstanbul
İletişim: 0541 801 35 02/0533 501 64 62
Giriş ücretsizdir
  • Çukurova Kitap Fuarından İzlenimler
Bir kitap fuarı etkinliğini daha geride bıraktık. Çukurova’nın bahar aylarını aratmayan güneşli dokuz gün boyunca iyi yönleri ile hatırlanabilecek bir fuar olduğunu söylemek yanıltmaz bizi. Bu kadar ilgiyi başlarda beklemiyorduk. Hayat pahalılığının olumsuz koşulları altında, enflasyondan en çok zam gören kalemlerden kitapların  temel ihtiyaçlar listesinde en sonda olabileceği ilk aklımıza gelen olmuştu: Tabi bu olgu yaşadığımız toplumun henüz değişmeyen özelliklerinden biri olmaya devam ediyor.  Fakat yinede tüm bu yoksulluğa rağmen, kitaba para ayıran önemli bir okur kitlesi de vardı. Her ne kadar burç kitapları ve kişisel gelişim üzerine yazılı kitaplar ilgisinden değer kaybetmese de ve kitap olsun çamurdan olsun diyenler dışında Çukurova’nın iyi bir okur çevresine sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Fuar boyunca, dergimizin standına da ilgi büyüktü. Güney’in yeni ve bir kısım eski sayılarını, İnter ve Dönüşüm Yayınlarının çeşitli kitaplarını standımızda bulundurmuştuk. Fuarda Marksist-Leninist külliyatı bulunduran tek standın bizde olması bir eksiklik olduğu kadar, ilginin sebebi de olduğu söylenebilir. Bizi şaşırtan ise kitaplarımıza ve dergimize duyulan ilginin 14-17 yaş aralığındaki gençlerin oluşturmasıydı. Bu yaş grubu için herhangi bir kuşak tespiti yapmak güç. Yaşlara göre kategori belirlemek yeni moda olsa da bu gençlik başka türlü ilerliyor diyebiliriz, hem de bize hiçte uzak olmayan bir ilerleme. Belki bunu yaşadığımız iki örnekle açıklamak düşüncemizi haklı çıkaracaktır. İlki, henüz 15 yaşında genç bir kız, oldukça zarif ve iyi giyimli; bu haliyle orta halli, kültürlü bir ailenin çocuğu olduğu kesin. Ama bizim açımızdan şaşırtıcı olan bu kızın merakı: “Demokratik devrim mi? Sosyalist devrim mi?” bu konu ilgisini çekiyormuş ve araştırma yapmak istiyormuş. Biz kendisine yaşı için ağır bir araştırma kitabı olduğunu söylemek isterken, babası – bu tür siyasi kitaplara çok ilgisi var, sürekli okuyor, bu konular ona yabancı değil- dedi. Tabi biz şaşırıyoruz. Bir diğer örnek ise Kollontai’nin kitabını gören 15 yada 16 yaşlarında genç bir erkek...(Devamı için: https://guneykultursanat.org/cukurova-kitap-fuarindan-izlenimler/)
  • Güneyden
  • Güney Kitaplığı
  • İçindekiler
  • Haber
  • Karikatür
  • Kitap
  • Makale
  • Öykü/Hikaye
  • Resim/Fotoğraf
  • Röportaj
  • Satış Noktaları
  • Şiir
  • Sinema
  • Tiyatro
  • Dosyalar

© 2021 Güney Dergisi

Sonuç yok
Tüm Sonucu Görüntüle
  • Anasayfa
  • Güney Kitaplığı
  • Dosyalar
    • Yılmaz Güney
    • Nazım Hikmet
    • Bertolt Brecht
    • Kültür Konferansı
    • Diğer Dosyalar
  • Sizden Gelenler
  • Tüm Sayılar
    • Eski Sayılar
  • İletişim
    • Hakkımızda
    • Göndereceğiniz Yazılar Hakkında

© 2021 Güney Dergisi

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In
Güney Size en son haberler ve güncellemeler için bildirimler göstermek istiyoruz.
Reddet
Bildirimlere İzin Ver