Şimdi ben Mezopotamya doğumlu
ölü bir kız çocuğuyum
Hani, çokça konu olmuştur
konuşmalarınıza Mezopotamya
Medeniyettin beşiği Mezopotamya’da
doğdum ve öldüm
Ne doğumum nede ölümüm konu
olmamıştır konuşmalarınıza
Biliyorum benim doğumumu konuşmak
ölümümü anlamaya yetmez
İşte ben medeniyetin beşiğinde sallanan
ölü bir kız çocuğuyum
Siz ninnilerle uyuya durun
çığlığımız da uyanacaksınız
Bilmesiniz ne zulümlere tanıklık etmiştir,
benim coğrafyam
Yazarların, şairlerin kaleminde dillenmiştir
ak saçlı kadınların dinmeyen acıları
Belki doğduğumuz gün
ölüm günümüzdür bizim
Cennet dersiniz ya!
ayaklarımızın
altında eziliyor
Kaç nefsi emziriyor kara toprak
benim coğrafyam da
kız çocuğu olmak zor
Dünya da cinsiyetci töre var
kadın olmak zor
Benim dilimden konuşmaz sizin coğrafya
Yasak bir dilin,ölmüş bir çocuğuyum şimdi
Kaç kavim kavli bastı bağrına bu dil
Kaç kadın ezildi bu gök kubbenin altında
Bu kadar acı mı olur yaratan olmak
Belledigimiz ilk kelimeydi Daye
Sonradan öğrendik oda yasaklıymış meger
Bizi yaratanın rahmindeyken verilmiş hükmümüz
Bilirsiniz sizde,
peygamberler diyarıdır mezopotamya
Ama oda bir anadan doğduğunu unutmuş
Ben mezopotamya doğumlu
ölü bir kız çocuğuyum şimdi
Sesim enkaz altında kaybolan bir yurdun çığlığı
Sesim cudi’de
Sesim munzurda
Sesim çarçeleda
Sesim munzurun, diclenin hırçınlığında
tüm mezopotamya’yı dolanırken
Kan ve göz yaşı taşır coğrafyamın nehirleri
Nehirlerin çığlıkları sinmiştir anaların agıtlarına
Yaşım henüz çok küçük, korkum bedenimden büyük
Yaşayan ölü bir kız çocuğuyum şimdi
Dünyada cinsiyetci töre var,
kadın olmak zor…
Çıglıklarımız boğuluyor dünya’nın kederli yüreğinde.
Cudi’den munzur’dan mezopotamya’dan anadolu’dan sesleniyorum
duyun artık bu çığlığımızı
Dünyada cinsiyetci töre var
kadın olmak zor…..
#Naim Yalçınkaya# 2020