İlki 1969 yılında verilmeye başlanan Altın Koza Film ödüllerinin 13.’sü sahiplerini buldu. En İyi Film Ödülünü Yönetmen Reha Erdem’in “Beş Vakit” isimli filmi aldı. Festivalin ödül dağılışı şöyle;
En İyi Film: Beş Vakit – Reha Erdem
Jüri Özel Ödülü Dondurmam Gaymak – Yüksel Aksu
Yılmaz Güney Anı Ödülü Oyun – Pelin Esmer
En İyi Yönetmen Ezel Akay – Hacivat Karagöz Neden
Öldürüldü?
En İyi Kadın Oyuncu Feride Çetin – İki Genç Kız
En İyi Erkek Oyuncu Turan Özdemir – Dondurmam Gaymak
En İyi Senaryo Levent Kazak/Ezel Akay – Hacivat
Karagöz Neden Öldürüldü?
En İyi Müzik Taner Onat/Serkan Sönmezocak – Gen
En İyi Görüntü Yönetmeni Veli Kuzlu – Gen
En İyi Sanat Yönetmeni Hakan Yarkın, Naz Erayda, Eren Akay
Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?
En İyi Kurgu İlker Canikligil – Gen
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Zeynep Eronat – Sen Ne Dilersen
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Bülent Emin Yarar – Beş Vakit
Umut Veren Genç Kadın Oy. Elif İşcan – Beş Vakit
Umut Veren Genç Erkek Oy. Ali Bey Kayalı – Beş Vakit
En İyi Stüdyo Şafak Film Stüdyoları – Hacivat Karagöz
Neden Öldürüldü?
Mansiyon – Umut Veren
Genç Yönetmen Ödülü Togan Gökbakar – Gen
Halk Jürisi Ödülü Dondurmam Gaymak – Yüksel Aksu
5-11 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen festivalde ayrıca yakın zamanda yitirdiğimiz Yönetmen Atıf Yılmaz’a, oyuncu Fatma Girik’e, senarist Safa Önal’a ve oyuncu Şener Şen’e Yaşam Boyu Onur Ödülleri verildi. Ödül töreninin sunuculuğunu ise 50. yılını geride bırakan Halit Kıvanç yaptı.
Bu yıl Kadir İnanır’a atfedilen festivalde, oyuncunun bazı filmleri de gösterildi. Festivalde yarışan 13 filmin yanı sıra Dünya Sinemasından 14 film, Belgesel Sinemacılar Birliği’nin işbirliği ile yakın zamanda çekilmiş 30 adet uluslararası belgesel ve içerisinde canlandırma tekniği ile oluşturulan filmlerinde bulunduğu konulu çok sayıda uluslararası kısa film izleyicilerle buluştu.
Festival kapsamında sinema salonlarında gösterilen filmler indirimli olarak izlenebilirken, Büyükşehir Belediye Tiyatro Salonunda da Askerin Dönüşü, Eylül Fırtınası, Ağrı Dağı Efsanesi, Muhsin Bey, Bir Aşk Uğruna isimli filmler ve çok sayıda belgesel ücretsiz olarak gösterildi. Ancak ücretsiz gösterimlerin izleyici sayısı 15-20 kişiyi geçemedi.
Bazı okullarda yapılan film gösterimlerinin ve “Türkiye’de Sinema Eğitimi”, “Atıf Yılmaz’ın Ardından” başlıklı oturumların yanısıra festival haftasında Mustafa Keser, Özcan Deniz, Candan Erçetin, Ali Şenozan, Cahit Berkay ve Adanalı Rock gruplarının konserleri yapıldı.
Altın Koza’dan İzlenimler
Festival bu yılda sona erdi ve ödüller dağıtıldı. Sayı olarak çok film gösterildi. Ancak filmlerin gösterildiği salonlar doldurulamadı. Ücretsiz gösterilen filmleri dahi sadece 15-20 kişi izledi. Bunun tek nedeni insanların filmlere, kültür ve sanata duyarsız olmaları değildi elbette. Festivalin ve özelliklede film gösterimlerinin duyuruları, yapılan organizasyon ile karşılaştırıldığında yeterince yapılmadı. Özellikle festival yoksul, emekçi semtlerine ulaştırılmadı. Kuzey, Güney Adana ve Yüreğir ilçesi olarak sosyal-ekonomik yönden üç parçaya bölünmüş Büyükşehir Belediye sınırlarına rağmen festivalin tüm etkinlikleri diğer bölgelere göre ekonomik açıdan daha gelişmiş! bulunan Kuzey Adana’da gerçekleştirildi. Bunun gerekçesi olarak ta bu bölgelerde yeterli sayıda salon olmaması gösteriliyor. Oysa kalıcı sorunun kendisi zaten salon eksikliği. Bu bölgelerde salon vb. yerler yapılmıyor, sonra da salon eksikliği gerekçe gösterilerek etkinlikler Kuzey Adana’da yapılıyor. Kaldı ki yaklaşık 2 milyon nüfusu ile bir anakent haline gelen Adana’da tam anlamıyla sadece iki adet kapalı tiyatro salonu var.
Sanırım bu sorunları gören festival sorumluları kendilerini haklı çıkarmaya çalışmak için verdikleri demeçlerde izleyici sayılarını abartıyor ve etkinliklere her bölgeden insanların katılabileceğini savunuyorlar. Örneğin Festival Müzik, Sergi Hizmetleri Koordinatörü Haluk Uygur 35 kitle örgütüne 17 bin adet serbest giriş kartı dağıtıldığını ve bir kart ile 2 kez giriş yapıldığını varsayarak 34 bin izleyicinin filmlere gittiğini hesaplıyor. Oysa sinema salonlarında 120 gösterim yapıldı, bunların bir kısmı filmlerin galasıydı ve filmlerin büyük bir kısmı hafta içine denk geliyordu, seanslar ise 11.45’te başlıyordu. Tüm bu olumsuz etkenleri düşünmeden tüm salonların tam olarak dolu olduğunu varsayarsak bile filmleri 15-18 bin izleyicinin izlemesi mümkün olur. Tüm bunlara rağmen bazı sinema salonlarının serbest giriş kartlarını dikkate almadığını biliyoruz. Bazı izleyicilerin kartlarının olmasına rağmen festivalin son gününde en iyi film seçilen filmi ücretsiz seyredemediklerini gördük.
Ayrıca festival kapsamındaki konserler bir başka konu. Festival bir Film festivali olarak düşünülüyor ancak çok sayıda konser düzenleniyor. Festivale bu şekilde devam edilecekse adına Müzik ekinin konmasını öneriyoruz. Festivalin internet sitesinin açılışında yer alan tanıtım filminden de tiyatro amblemi çıkarılmalı. Çünkü arabesk konserlerin de yapıldığı festivalde bir tiyatro gösterimi dahi yapılmadı.
Altın Koza ödülleri sadece filmlere verilmiyor. Bir ödül daha var ki medyanın, özellikle yerel medya kuruluşlarındaki basın çalışanlarının iştahını kabartıyor. Bu ödül Altın Koza Basın Teşvik Ödülü. Altın Koza Festivalini en iyi tanıtan, en iyi yazıları, haberleri yazan basın çalışanlarına para ödülü verilecek. Hem de Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin işbirliği ile. Sadece bu ödül bile basının ne kadar “özgür” olduğunu göstermeye yeter.
Festivali 35 yıldır tanımlayan film şeridine sarılı kozada bu yıl köşe bucak saklandı. Onun yerini sessiz sedasız “İki eliyle Koza’yı havaya kaldıran altın sarısı bir kadın” aldı. Sanırım bu amblemin daha popüler olacağı düşünülüyor. Veya Çukurova’da üretimi iyice düşen ve yok olmaya başlayan pamuk düşünüldü de amblem bu yüzden mi değiştirildi?
Altın Koza Film, Kültür ve Sanat Festivali’nin 13.’sü de sona erdi. Tartışmasız festivalin “en büyük eksikliği”, festivalin tanınmasında önemli bir rol oynamış olan Yılmaz Güney’di. Yılmaz Güney bedenen artık aramızda değil. Ancak sanatsal ve siyasi düşüncelerinin, sinema anlayışının Yol’undan giderek onu ilerletecek ve burjuva sanatın egemenliğinin önüne yeni bir Duvar çekecek sinemacıların yetişmesini Umut etmeye devam ediyoruz.
Güney YILMAZ, 15.06.2006