Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Ermeni tehcirinin yıl dönümünde, “Hrant’ın Bıraktığı Yerden Öncesi ve Sonrasıyla 1915 İnkar ve Yüzleşme” başlıklı sempozyum düzenledi.
(Sempozyum sonuç bildirisi: “Bir Daha Asla !!!” okumak için buraya tıklayın)
Etkin Haber Ajansı / 24 Nisan 2010 Cumartesi, 18:46
ANKARA- Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’nin “Hrant’ın Bıraktığı Yerden Öncesi ve Sonrasıyla 1915 İnkar ve Yüzleşme” başlığıyla düzenlediği sempozyum başladı. Princess Hotel’de düzenlenen sempozyumun ilk günkü oturumları tamamlandı.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Fikret Başkaya, rejimin önemli tabularından birini etkisizleştirmek için bir başlangıç yaptıklarını söyledi. Başkaya, resmi tarihin gerçeklerin üstünü örttüğünü belirterek, katliamın sorumlularının devletin üst görevlerinde yer aldığını kaydetti.
Sibel Özbudun, “Sadece bir tehcir değildir, daha uzun bir tabloyla karşı karşıyayız. Ermeniler bu sorunu kendi içinde çözse bile bunu belleğimizden silemeyiz” dedi.
Adil Okay, Ermeni tehcirinin 1915 sonrasında da devam ettiğini belirterek, “Onların mallarını, topraklarını, geleceklerini çaldık. Hatta onların kültürlerini ve türkülerini de çaldık” dedi. Okay, “İttihat ve Terakki’nin artıkları, 12 Eylül’de binlerce insanımızı zindanlara atarak, 17 bin faili meçhul cinayet işleyerek katliamlara devam etti” diye konuştu.
Mahir Sayın, Ermeni meselesinin sadece soykırım olarak kalan bir mesele olmadığını söyledi, “Ermeni katliamı Türkiye’deki demokrasi tutumuyla eşdeğerdir. Tarihle yüzleşmedikçe demokrasiden söz edilemez” dedi.
Sempozyumun “İttihat Terakki’den Kemalizm’e Resmi İdeoloji İnkar ve İmha” başlıklı oturumda konuşan İsmail Beşikçi, katliamı gizlemek adına ‘devletin arşivleri araştırın’ söyleminin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Beşikçi, “Devletin böylesi bir emri yazılı olarak vermesi mümkün değildir. Katliam kararları, İttihat ve Terakki’nin gizli toplantılarından çıkmıştır” dedi. Beşikçi, o dönemlerde yine İstanbul hamamlarında tonlarca belge yakıldığına dair bilgiler olduğunu belirtti. Katliamların tümünde belge ile araştırma yapmanın yanıltıcı ve eksik olacağının altını çizen Beşikçi, katliamların ancak yaşayan tanıkların ifadeleri doğrultusunda açığa kavuşacağını savundu.
Sait Çetinoğlu ise Ermeni katliamının devlet tarafından organize bir şekilde yapıldığını savundu. Katliama katılanların devletin çeşitli kademelerinde yer aldığını ifade eden Çetinoğlu, bu kişilerin o dönem CHP içerisinde yer aldıklarını belirtti. Çetinoğlu, “Katliama katılan İttihatçıların çocukları hala devletin çeşitli makamlarında görevlerine devam ediyor” dedi.
Tuma Çelik, resmi ideolojisinin asıl sorununun ırkçılık üzerine kurulu olan Türkleştirme politikası olduğunu söyledi. Çelik, bu politikanın tüm halkların katliamında, inkârında ve imhasında asıl rolü oynadığını söyledi.
Sempozyumun son bölümünde “Sermayenin Türkleştirilmesi ve tehcir sonrası Ermeni’lerin mallarının akıbeti” konuşuldu. Konuşmacılar resmi tarihin Ermenilerin mallarının iade edildiğini söylediğini ancak bunun tamamen gerçek dışı olduğunu, bu malların devletin kasasına gittiğini söylediler.