En büyük Şaban Şabanlar ülkesinden göçtü!
Türk sinemasının önemli komedi filmi oyuncularından, öncelikle “Şaban” tiplemesiyle ünlü Kemal Sunal, 3 Temmuz’da öldü.
1944 yılında İstanbul’da doğan, 1972’de tiyatrodan sinemaya geçen sanatçının ölümü beklenmeyen bir ölümdü. Sağlığına çok dikkat ettiği bilinen sanatçı, Ali Özgentürk’ün yönettiği bir “yol filmi” olan Balalayka’nın çekimleri için film ekibi ile birlikte İstanbul’dan Trabzon’a gitmek için bindiği uçakta, henüz uçak havalanmadan geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldü.
Ölümü ertesinde hemen herkes üzüntüsünü belirtmekte ve Kemal Sunal’ı övgüyle anmakta birleşti. Bütün medya sanatçıya övgüler düzdü. Özellikle yetmişli, seksenli yıllarda çevrilmiş filmleri döne döne gösteren ve bunlarla “reyting rekorları” kıran ve fakat o filmlerde oynayan film emekçilerine beş kuruş bile ödemeyen özel televizyon kanallarının sanatçının ardından döktüğü timsah gözyaşları ibret vericiydi.
Kemal Sunal’ın ölümü onun halk içindeki prestijini sömürmek isteyen politikacılar tarafından da “üzüntü gösterileri” için alabildiğince kullanıldı. Cumhurbaşkanı, başbakan, parti başkanları taziyelerini sundular. Başbakan Ecevit kendisinin bir Kemal Sunal hayranı olduğunu, onun filmlerini defalarca seyretmekten hiç bir zaman usanmadığını, “bir politikacı olarak ondan bazı dersler aldığını” belirtti. Kemal Sunal’ın tam Şaban’lara yakışır bir keşmekeş içinde geçen cenaze törenine bir dizi parti başkanı katıldı, çelenkler gönderdi vs. Kuşkusuz bunların üzüntülerinin çoğu şovdu. Fakat üzüntülerinin gerçek bir yanı da vardı: Kemal Sunal sonuç olarak onların da sanatçısıydı.
Kemal Sunal’ın ölümüne gerçekten üzülen, döktüğü gözyaşları timsah gözyaşı olmayanlar başkalarıydı: En başta ailesi, onu yakından tanıyan sanatçı dostları ve onu filmlerinde çizdiği tipler üzerinden tanıyan ve seven milyonlarca “Şaban” hayranı emekçi insan. Bunlar gerçekten de kendilerinden birini kaybetmenin üzüntüsünü dile getirdiler. Kemal Sunal, hem egemen sınıfların, hem de ezilenlerin, sömürülenlerin sahip çıktıkları, “sevdikleri” bir sanatçı olarak yaşadı ve öldü. Ardından yazılan yüzlerce yazıda, yapılan yorumlarda onun herkesin sevdiği, herkesin üzerinde birleştiği bir sanatçı olduğu özelliği hep vurgulandı. Kemal Sunal’ın son olarak rol aldığı “e-kolay” reklamını çeken şirketin başkanı Serdar Erener’in deyimiyle Kemal Sunal “Türkiye’nin en büyük ortak paydası”ydı.
Peki ama onu en büyük ortak payda yapan neydi? Ve bir sanatçı için hem egemenler, hem de ezilenler tarafından çok sevilmek neyin göstergesi ve ne kadar iyi?
Kemal Sunal’ı yığınlara tanıtan ve sevdiren onun oynadığı filmlerin büyük çoğunluğunda canlandırdığı “Şaban” tipidir. “Şaban” tipi adını ilki 1975’de çekilen “Hababam Sınıfı”ndaki “İnek Şaban”dan almış olsa da, gerçekte Ertem Eğilmez’in 1972’den başlayarak çektiği Kemal Sunal’lı filmlerin hemen hepsinde, özellikle de 1974’de çektiği “Köyden indim Şehire” ve “Salako” adlı artık Kemal Sunal’ın başrol oynadığı ve onun üzerine kurulu filmlerden itibaren çeşitli varyasyonlarıyla sunulan bir tiptir.
Aslında Şaban’a adını veren “İnek Şaban” tipinin orijinali ile Kemal Sunal’la özdeşleşen “Şaban” ayrı tiplerdir. Rıfat Ilgaz’ın “Hababam Sınıfı” adlı eserinde çizdiği “İnek Şaban” tipi, hepimizin okuldan tanıdığımız bir “İnek” tipidir. Onun derdi sınıfta birinci olmak, öğretmenlerin, yönetimin gözüne girmek, öğretmen ve yönetimin anladığı anlamda “iyi”, “örnek” öğrenci olmaktır. Yağcıdır, ispiyoncudur. Fazla zeki değildir. Bu handikapını “inekleyerek” kapamaya çalışır. En kötü olduğu ders spor/beden eğitimidir. Öğrenci arkadaşları tarafından “en az sevilen” öğrenci konumundadır. Gerçekte arkadaşı yoktur. Yalnızdır. Gerçekte sevimsiz bir tiptir. Rıfat Ilgaz’ın “Hababam Sınıfı”, gerçekte Türk Eğitim Sistemi’ndeki bozuklukların hiciv diliyle sergilendiği, bu eğitim sistemini eleştiren bir eserdir.
Ertem Eğilmez’in filme aldığı “Hababam Sınıfı” filmlerinde gerçekte Rıfat Ilgaz’ın “Hababam Sınıfı”ndan alınan tiplerin isimleri dışında çok şey kalmamıştır. Ertem Eğilmez’in “Hababam Sınıfı”ndaki “İnek Şaban”, gerçekte saf, biraz salakça, iyi niyetli, çocuksu, arkadaşlarının yaptıkları eşek şakalarına kırılmayan, gücenmeyen sevimli, gerçekte arkadaşları tarafından sevilen bir tiptir. Ve bu “Şaban” tipi Kemal Sunal’la özdeşleşmiştir. Kemal Sunal bu bağlamda şöyle diyor:
“Şaban öylece benim üzerime yapıştı kaldı. Hababam Sınıfı’ndaki Rıfat Ilgaz’ın yazdığı karakterin adı, İnek Şaban. Diğer filmlerde de yapımcılar başta filmlere seyirci çekmek için filmlerinin isimlerinde bu adı kullandılar. Yoksa benim isteğim değildi.”
Türk sinemasında “Şaban” tipini canlandıran ve bu tiple özdeşleştirilen Kemal Sunal, bu tipin özelliklerini “iyi niyet, saflık ve çocuksuluk” olarak adlandırıyor. Çizilen tip çözülen köy ekonomisinden çıkıp gelen, saflıkla-köylü kurnazlığını birleştiren; iyi niyetiyle bütün salaklığına, beceriksizliğine, sakarlığına rağmen –ya da tersine salaklığı, beceriksizliği, sakarlığı yüzünden– kazanan, kötülerin kötülüklerini yüzüne gözüne bulaştırmasına yol açan bir tiptir. Bu tipin gerçek anlamda kimseye bir zararı yoktur. Yer yer düzenin çarpıklıklarını, bozukluklarını, üç kağıtları, kötülükleri –farkında olmadan– dile getirir ve fakat sonunda her şeyi tatlıya bağlar. Egemenler açısından “Şaban” tipi hem aşağılanan “salak” ayak takımı üzerine gülmek, eğlenmek için bir araç, hem de bu tipin herşeye rağmen kötülere karşı kazanmasında kendini bulan, bu arada bolca –aslında kendi ağlanacak haline– gülen emekçi yığınları hoş tutmak, eğlendirmek için bir araçtır.
Kemal Sunal’ın kendisi yaptığı çeşitli değerlendirmelerde –en başta da kendi filmleri üzerine kaleme aldığı “Yüksek Lisans Tezi”nde– bu işlevi çok net olarak tespit ediyor:
“En önemlisi güldürebiliyorum. Bu ekonomik ezilmişliğin altında onları güldürebiliyorsam, bundan daha büyük mutluluk düşünülemez bana göre” diyor. Kendini “halkın terapisti” olarak adlandırıyor ve “İktidarlar sayemde ayakta duruyorlar” diyebiliyor. Kuşkusuz bu biraz fazla abartılı gibi görünen değerlendirmede gerçeklik payı büyük. İktidarlar bu kadar berbat yönetime rağmen ayakta durabiliyorlarsa bunda Kemal Sunal gibi egemen kitle kültürünün öznesi olanların önemli payı vardır. Kemal Sunal’ın hayat verdiği “Şaban” tiplemesi, sonuçta ezilen yığınların durumları hakkında onlara durumun hiç de kötü olmadığı bilincini vererek, düzeni ayakta tutma temel işlevine hizmet etmiştir, etmeye devam etmektedir. Ve zaten egemen sınıf sözcülerinin Kemal Sunal’ı bunca “sevmesi”nin temel nedeni de budur.
Halkın Kemal Sunal’ı sevmesinin temel nedeni ise onu kendisinden biri olarak görmesi, onun çizdiği “Şaban” tipinin “salaklığında” biraz kendini görmesi, biraz da “canım ben bu kadar salak değilim” diye kendine pay çıkarabilmesi, diğer yandan her şeye rağmen saf ve temiz olan “Şaban”ın sonunda kazanmasında da kendini bulabilmesidir.
1970-1980’li yılların Sunal filmlerinin 1990’lı yıllarda özel televizyon kanallarında yayınlandığında seyirci rekorları kırması “vakası” üzerine 1992’de yaptığı bir söyleşide, Nebil Özgentürk’ün bir sorusuna Kemal Sunal şöyle yanıt veriyor:
“Bence sosyologların araştırması lazım. Sanıyorum, Kemal Sunal, Türk halkının kendisi, yansımasıdır, her şeyidir. Kemal Sunal’da (onun filmlerinde oynadığı ve özdeşleştiği “Şaban” tipinde / BN) sevgi, hoşgörü, sıcaklık var. Meseleleri sevgiyle hal ediyor. Çok kızdığı zaman bile dövmüyor, eşşoleşek deyip bir tokat atıyor en fazla yola getirmek için. Halk bunu seviyor, kendini buluyor. Tabii biraz da çarıklı yanı var, o da halkımızın genel karakteri. Kemal Sunal halkı günlük dertlerinden kurtarıyor. Düşünün ki adam o gün eve geliyor, işinde kavga etmiş. Kemal Sunal filmi seyrediyor ve bir başka aleme giriyor. Bir iddiam da şu; iktidarlar ayakta durabiliyorlarsa Kemal Sunal sayesindedir. Halkın kızgınlığını sevgiye, hoşgörüye çeviren Kemal Sunal’dır. Bazen ilaç, bazen engel. Gecekonduda oturanlar patlamıyorsa bunun sebebi Kemal Sunal’dır. Filmlerde mesajlar var ayrıca. Ve 15 yıl öncesinin mesajları günümüzde hala geçerli. Ama sert mesajlar değil. Halk bu mesajları yumuşatarak alıyor.”
Kemal Sunal görüldüğü gibi “üzerine yapışıp kalan” “Şaban” tipinin işlevini gayet doğru olarak değerlendiriyor. O işlev, onu hem egemenlerin hem de ezilenlerin sevgilisi yapan bir işlev. Kuşkusuz o işlevi yerine getirmek, halkın onda kendini gördüğü bir tiple özdeşleşmek, her oyuncunun yapabileceği bir iş değil, yetenek isteyen bir iş. Kemal Sunal Türk sinemasının en yetenekli oyuncularından biriydi.
Bu yeteneği “Şaban” tiplemesi dışına çıkarak da kullanmaya çalıştı. Örneğin Zübük’te çizdiği tip, “Şaban”ın tersine üç kağıtçı, namussuz, gözü dönmüş, çıkarcı bir tiptir. Fakat Zübük bile bir “Kemal Sunal filmi” (Şabanlı komedi filmi) olarak algılanmış, öyle seyredilmiş; aranılan bulunmadığında –seyirci çekme anlamında– fazla başarılı olmamıştır.
Özel televizyon kanalları için 90’lı yıllarda çektiği dizilerde Kemal Sunal, tanındığı “Şaban” tiplemesi içine hapsedilmeye çalışılır. Ancak bu filmler 70/80’li yılların “Şaban” filmlerinin başarı çizgisini yakalayamaz. Çünkü 1990’ların “Şaban”ı, artık iyice uslandırılmış, iyice evcilleştirilmiş bir “Şaban”dır. Geçmişte siyasi ortamın da uygun olması sonucu örneğin “Kibar Feyzo”da, “Bekçiler Kralı”nda vb. düzenin bir dizi çarpıklığını da alaylı bir biçimde sergileyen 70’li yıllar “Şaban”ının yerine, her türlü eleştiriden arındırılmış basit bir komedyen “Şaban” geçirilmeye çalışılmıştır. Sonuç diziler içinde bir dizidir.
Son çektiği sinema filmi “Propoganda”da Kemal Sunal’ın artık “Şaban” tipinden bütünüyle uzaklaşmak yolunda olduğunu görürüz. Balalayka da herhalde bu yönde yeni bir adım olacaktı.
Olmadı. En büyük Şaban, Şabanlıktan kurtulamadan, Şabanlar ülkesinden göçtü.
ANUŞ PAZARCIYAN, 12 Temmuz 2000
KEMAL SUNAL FİLMOGRAFİSİ Tatlı Dillim (’72, Ertem Eğilmez) · Canım Kardeşim (’73, Ertem Eğilmez) · Güllü Geliyor Güllü (’73, Atıf Yılmaz) · Oh Olsun (’73, Ertem Eğilmez) · Yalancı Yarim (’73, Ertem Eğilmez) · Hasret (’74, Zeki Ökten) · Köyden İndim Şehire (’74, Ertem Eğilmez) · Mavi Boncuk (’74, Ertem Eğilmez) · Salako (’74, Ertem Eğilmez) · Salak Milyoner (’74, Ertem Eğilmez) · Hababam Sınıfı (’75, Ertem Eğilmez) · Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (’75, Ertem Eğilmez) · Hanzo (’75, Zeki Ökten) · Şaşkın Damat (’75, Zeki Ökten) · Hababam Sınıfı Uyanıyor (’76, Ertem Eğilmez) · Kapıcılar Kralı (’76, Zeki Ökten) · Meraklı Köfteci (’76, Ergin Orbey) · Sahte Kabadayı (’76, Natuk Baytan) · Süt Kardeşler (’76, Ertem Eğilmez) · Tosun Paşa (’76, Kartal Tibet) · Çöpçüler Kralı (’77, Zeki Ökten) · Güllüşah ile İbo (’77, Atıf Yılmaz) · Hababam Sınıfı Tatilde (’77, Ertem Eğilmez) · Sakar Şakir (’77, Natuk Baytan) · Şabanoğlu Şaban (’77, Ertem Eğilmez) · Avanak Apti (’78, Natuk Baytan) · İnek Şaban (’78, Osman F. Seden) · İyi Aile Çocuğu (’78, Osman F. Seden) · Kibar Feyzo (’78, Atıf Yılmaz) · Köşeyi Dönen Adam (’78, Atıf Yılmaz) · Yüz Numaralı Adam (’78, Osman F. Seden) · Bekçiler Kralı (’79, Osman F. Seden) · Dokunmayın Şabanıma (’79, Osman F. Seden) · Korkusuz Korkak (’79, Natuk Baytan) · Şark Bülbülü (’79, Osman F. Seden) · Umudumuz Şaban (’79, Kartal Tibet) · Devlet Kuşu (’80, Memduh Ün) · Gerzek Şaban (’80, Natuk Baytan) · Gol Kralı (’80, Kartal Tibet) · Zübük (’80, Kartal Tibet) · Davaro (’81, Kartal Tibet) · Kanlı Nigar (’81, Memduh Ün) · Üç Kağıtçı (’81, Natuk Baytan) · Doktor Civanım (’82, Kartal Tibet) · Yedi Bela Hüsnü (’82, Natuk Baytan) · Çarıklı Milyoner (’83, Kartal Tibet) · En Büyük Şaban (’83, Kartal Tibet) · Kılıbık (’83, Ahmet Sezerel) · Tokatçı (’83, Natuk Baytan) · Atla Gel Şaban (’84, Natuk Baytan) · Ortadirek Şaban (’84, Kartal Tibet) · Postacı (’84, Memduh Ün) · Şabaniye (’84, Kartal Tibet) · Gurbetçi Şaban (’85, Kartal Tibet) · Katma Değer Şaban (’85, Kartal Tibet) · Keriz (’85, Kartal Tibet) · Sosyete Şaban (’85, Kartal Tibet) · Şaban Pabucu Yarım (’85, Kartal Tibet) · Şen Dul Şaban (’85, Kartal Tibet) · Davacı (’86, Zeki Ökten) · Deli Deli Küpeli (’86, Kartal Tibet) · Garip (’86, Memduh Ün) · Tarzan Rıfkı (’86, Natuk Baytan) · Yoksul (’86, Zeki Ökten) · Japon İşi (’87, Kartal Tibet) · Kiracı (’87, Orhan Aksoy) · Yakışıklı (’87, Orhan Aksoy) · Bıçkın (’88, Orhan Aksoy) · Düttürü Dünya (’88, Kartal Tibet) · İnatçı (’88, Kartal Tibet) · Öğretmen (’88, Kartal Tibet) · Polizei (’88, Şerif Gören) · Sevimli Hırsız (’88, Kartal Tibet) · Uyanık Gazeteci (’88, Kartal Tibet) · Gülen Adam (’89, Kartal Tibet) · Talih Kuşu (’89, Kartal Tibet) · Zehir Hafiye (’89, Orhan Aksoy) · Abuk Sabuk Bir Film (’90, Şerif Gören) · Boynu Bükük Küheylan (’90, Erdoğan Tokatlı) · Koltuk Belası (’90, Kartal Tibet) · Varyemez (’91, Kartal Tibet) · Propaganda (’99, Sinan Çetin)