Deli dolu yaşarsın bazan bu hayatı
Bazan sakin çarşaf olmuş bir deniz gibi
O kadar yaşarsın da destan gibi
Anlatsan da kimse inanmaz ki
Hani birini seversin
Sevilenler hep yürektedir
Sadece özlersin
Bazan umutsuzluğunda yanarsın
Hiçbir şey yapamamanın üzgüsü
Bazan her şeyi başarmanın bahtiyarlığı
Çok seversin
Ve çok emek verirsin
Ayrılmazsın bir zaman
Ve yeniden başlaman imkânsıza yakındır
Ama başarırsın
İşte böyle
Bazan derin bir hüzün kalır
Bazan neşeli gülüşler
Gönlünde
Ve yüzünde
Ve ağzında yine güller açar
Buğusu tüter denizin dok işçilerinin bakışlarında
Gözlerinin rengini söyleyemem
Bir ben bilirim gözlerinin rengini
Bir ben gözlerinde kaybolurum
Uyusam uyusam bir yaz sabahına uyansam
Her yerim yeşil erik ve çilek koksa
Çocuklara çağla toplasam
Saçlarına nar çiçeği taksam
Kızıl bir güle benzer ateşinde dağların
Gün doğumunda şafaklar ki senin dudakların
Gözlerin çağlayan çiğdem tarlası
Silebilsem gönlündeki o perişan ihtirası
Sen çaresizliğin çiçek açmış hali
Süzülürken anemonların aydınlık yüzlerinden
Coşkun gülşen denizden
Kız Kulesi’nin gökşin kubbesinden
Bir bayrak gibi salınsın
Görkemin aksın
Avuçlarıma bu geceden
Çok mutluyum seninle ben
Dur biraz dinleyeyim
Çatlayan nar çiçeğinin sesi mi o
Elma şekeri zamanları mıydı
Çocuk sevinçleri akşamı mıydı
Dağlar kızıl bir güle dönünce gel
Anemonlar gülünce gel
Ve aşk Kız Kulesi’ne hapsolunca gel
Pergamos Kralı Attilos toplamış da halkını
Parşömene yazdırdı son nutkunu
Büyük İskender Granikos savaşıyla kesti başını
Tarumar etti tahtını
Üç gün Bakırçay kan ağladı
Üç gün yalvardı Pergamos halkı
Apollon Sunağı doldu taştı
Bilge Heredot destanını yazdı
Hokkasına kuğu tüyü kalemini batırdı
Bir kadın Safo şiirler yazdı
Bir yağlı kandilin sarı ışığı vardı
Vakitlerden karanlık bir akşamdı
Gözleri ve parşömen ıslaktı
İşte bazan böyle deli dolu yaşarsın hayatı…