Dergimizin 36. sayısında yayınlanan Kurtlar Vadisi/Irak filminin eleştirisi temel alınarak “Kurtlar Vadisi Kültürü” düzenlenen etkinliklerle Adana ve Mersin’de tartışıldı.
İlk etkinlik Adana’da, 28 Mayıs Pazar günü saat 18.00’de gerçekleştirildi. Ancak dergimizde yayınlanan, etkinliğin yapılması planlanan yerin işletmecisinin etkinlik tarihine bir hafta kala bazı gerekçeler ile vazgeçmesi nedeniyle etkinlik Adana Tabip Odası Toplantı salonunda yapıldı.
Etkinliğe Öykü yazarı Zafer Doruk, Şairler İlhan Kemal Kaplan, Zeki Karaaslan ve İlhami Özer’de katıldılar. Etkinlik içeriği yönünden başarılı geçti ancak katılım beklenilenin çok altında gerçekleşti.
Etkinlikte dergimizde yayınlanan Kurtlar Vadisi filmi ile ilgili eleştirilerin ve film etrafında dönen tartışmaların, kirli ilişkilerin sunulmasından sonra tartışma bölümüne geçildi. Tartışma bölümünde söz alan katılımcılar mevcut kapitalist sistemde şovenist kışkırtmaların ve halklar arası düşmanlığın körüklenmesinin normal olduğunu, buna şaşırılmaması gerektiğini, bu duruma karşı eğitimin önemli olduğunu vurguladılar. Ayrıca bazı yazarların ve şairlerin kalemlerini sattıkları, yaşanan sorunların kaynağında emek-sermaye çelişkisinin bulunduğu vurgulandı.
Tartışmanın ardından Şair İlhami Özer Türkçe ve Kürtçe şiirlerini okudu. Ayrıca iki kadın arkadaşımız Tan Doğan’ın “gide gide” ve Akman Gedik’in “Bunları bilmelisiniz çocuklar” isimli şiirlerini okudular. Sonrasında bir arkadaşımız kendi bestelediği “gide gide” isimli şiiri bağlaması ile seslendirdi. Etkinliğimiz birlikte söylenen şarkılar-türküler eşliğinde son buldu.
10 Haziran Cumartesi günü saat 16.00’da da Mersin’de Baraka Çayevi’nde ikinci etkinliğimizi gerçekleştirdik. Yaklaşık 20 genç arkadaş etkinliğe katıldı. Canlı ve sürükleyici tartışmaların yaşandığı Mersin’de özellikle gençlerin tartışmalara katılması ve ilerletmesi gayet olumlu oldu.
Burada da yükselen milliyetçilik dalgasından şiddete, kapitalist sistem içerisinde medyanın gücünden sosyalizmin zorunluluğuna ve kültür-sanat alanında yaşanan deneyimlere kadar birçok konu hakkında tartışıldı. Öğrenci olan gençlerin okullarında yaşanan şiddet olaylarına ve televizyonun şiddet olaylarındaki rolüne ilişkin aktardıkları üzerine sorunun medya ve televizyon olmadığı, asıl sorunun iletişim araçlarının kimin elinde bulunduğu ile ilgili olduğu üzerine tartışıldı. Dostça yapılan sohbetlerin ardından bir Güney okurunun bağlaması ile etkinliğimiz son buldu.
Biz her iki etkinlikte de yaşanan tartışmaların konuyu ilerlettiğini ve doğruya ancak hep birlikte tartışarak varacağımıza inanıyoruz. Etkinliklerin düzenlenmesinde yardımcı olan ve bize yer açan arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
13.06.2006