T.C. İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI (CMK’nım 250. Maddesiyle Yetkili)
Soruşturma No : 2010/1016
Bu No: 2010/436
İddianame No : 2010/320
İDDİANAME İSTANBUL ( ) AĞIR CEZA MAHKEMESİNE (CMK’nun 250. Maddesiyle Yetkili)
DAVACI: KH
ŞÜPHELİ: AZİZ ÖZER, …
SUÇ : Terör Örgütü Propagandası Yapmak
SUÇ TARİHİ:21.01.2010
DELİLLER:Iddia, suça konu dergi nüshası, şüpheli ifade tutanağı, nüfus adli sicil kayıtları,
SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ:
Esenyurt ilçesi Fatih Malı. Bahçeyolu Cad. Ûlbeyi Is Merkezi No:9/4 yönetim yeri adresli GÜNEY adlı derginin Ocak – Şubat – Mart 2010 tarihli 51. sayısında terör örgütü PKK/KONGRA-GEL’ in propagandasının yapıldığı düşüncesi ile Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca 21.01.20105 tarihinde başlatılan soruşturma sonucu düzenlenen evrakın 14.02.2010 tarihli yetkisizlik karan ile Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına gönderi ldiği,Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 21.04.2010 tarih ve 2010/567 sayılı yetkisizlik kararı ile de soruşturmaya konu evrakın Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderildiği belirlenmiştir.
Bahse konu derginin 24. sayfasında “İnanılmaz bir direnişin üç günlük hikayesi” başlığı altında yayınlanan yazıda güvenlik güçleri ile girdiği silahlı çatışmada yaralanan bir örgüt mensubunun gözünden çatışma sürecinin anlatıldığı, bu kapsamda; “askerler karşıki tepeden aşağıya doğru inmeye başladılar, bir önceki grup gelen askerleri karşılayacak… düşmanları fazla yaklaşmasın diye Hamit ilk atışı yaptı. Peşpeşe mermiler atıldı. Gerillalar kafalarını bile kaldıramıyorlardı… kaldıkları yer gerilla için ölüm demekti, ne arkasına sığınabilecekleri bir kaya, ne de onları gizleyebilecek ağaçlar vardı… Ilamit’ in yanındaki gerilla kafasından aldığı kurşunla can verdi. Hamit can havli ile önüne geleni vuruyordu…intihar etmek için silahını kafasına dayadı. Düşmanlarına sağ yakalanmaktansa ölmeyi tercih ederdi…partime layık olabilmek için ne gerekiyorsa onu yaptım, aç kalırım, susuz kalırım, acıdan çıldıracak gibi olurum, ama teslimiyete meydan vermem…Teybi hala açıktı. Kendisine bir moral paıtisi vermeye koyuldu. Direniş şarkılarını okudu, ‘devrim yolunda bir bir / engeller aşılmalı / dağlarda ovalarda zincirler kırılmalı / içimizden bazıları şehit düştü, düşmanın zulmüne defalarca tanık oldum. Onların zulümlerine tanık oldukça içimdeki mücadele azmi daha da bilendi… umarım gelir beni burada ölü ya da diri bulursunuz, çünkü cenazemin düşman tarafından ele geçmesini istemiyorum…” dendiği, bu şekilde güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada yaralanan bir örgüt elemanının yaralı vaziyette teslim olmamak için gösterdiği direnişten övgü ile bahsedildiği, güvenlik güçlerini düşman olarak nitelendiği, düşmana teslim olmaktansa ölümün tercih edilmesi konusunda mesaj verildiği, aynı derginin 98. sayfasında yayınlanan karikatürde de üzerinde ayyıldız bulunan mezar taşlarına “Niyazi Şehit” ibaresinin konduğu, bu şekilde bölücü terör örgütü mensupları ile girdikleri çatışmalarda şehit olan güvenlik görevlilerinin bir hiç uğruna öldükleri imasında bulunulduğu, bu şekilde cebir ve şiddetin övüldüğü vc silahlı terör örgütünün propagandasının yapıldığı belirlenmiştir.
06.04.2010 tarihinde savunması alınan bahse konu derginin sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü olan şüphelinin soruşturma konusu yazı ve karikatürün kendisine e-mail yolu ile geldiğini, her hangi bir suç unsuru bulunmadığım düşündüğünden yayınladığını, 98. sayfada yer alan karikatürün Almanya vatandaşı MERAY ULGEN’ e ait olduğunu, 24. sayfadaki yazının ise MEHMET SÖĞÜT’ e ait olduğunu ileri sürdüğü, ancak aidiyet belgesi ibraz etmediği anlaşılmıştır.
MERAY ÜLGEN isimli şahsın yurt dışında bulunması, MEHMET SÖĞÜT’ ün ise açık kimlik, adres bilgileri ve aidiyet belgesinin sunulmaması karşısında şüphelinin suça doğrudan iştirak ettiği kanaatine varılmıştır.
Açıklanan yazı içeriği de dikkate alındığında Avrupa insan Hakları Mahkemesi’nin SUREK-3 kararında da belirtildiği üzere; halen güvenlik güçleri ile teröı örgütü kuvvetleri arasında çatışmaların devam ettiği bir dönemde, yazı içeriğinin daha fazla şiddete teşvik edici ve okuyucu nezdinde şiddete başvurmanın gerekli ve haklı bir önlem olduğu izlenimini uyandıracağı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa insan hakları Sözleşmesinde düşünce ve düşünceyi açıklama hürriyeti düzenlenmiş ise de, Avrupa insan hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde milli güvenlik, toprak bütünlüğü, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suçun işlenmesinin önlenmesi bakımından bu özgürlüğün sınırlandırılabileceği öngörülmüş, Avrupa insan Hakları Mahkemesinin uygulamalarına göre de açıkça şiddete çağrı içeren ve şiddeti öven görüşlerin düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendırilemeyceği belirlenmiştir.
Bu itibarla üzerine atılı suçu işlediği kanaatine varılan şüphelinin yargılamasının mahkemenizde yapılarak eylemine uyan 3713 Sayılı Kanunun 7/2, TCK’nun 53, 58. maddeleri gereğince CEZALANDIRILMASINA karar verilmesi kamu adına iddia ve talep olunur. 11/05/2010
HAKAN KARAALİ 34191 İSTANBUL CUMHURİYET SAVCISI