İyi ki yazılmış bir kitap!
Geç bile kaldı… Çoktan beri yazılması gereken de bir türlü yazılamayan kitaplar yazılıyor artık…
Bilinen ama inkar edilen, en iyi durumda korkudan üzerinde konuşulmayan gerçeklikler çıkıyor gün yüzüne bir bir… Ermeni iken, Hristiyan iken Türk ve Müslüman olmuşlar… Zorları neymiş?
Fethiye Çetin, yaşamının bir noktasında birdenbire Türkiye coğrafyasında binlercesinin acı hikayesi olan gerçeklikle karşılaşıyor. Ailesine ve kendi kimliğine dair herşeyi birdenbire soru işareti haline getiren ve onu iz sürmeye sürükleyen bir kısa konuşma… Suskunluğunu artık daha fazla sürdüremeyen ve torununa açılan bir anneanne:
“Ankara’da bizde kaldığı bir gün, “İşin yoksa hele yanıma gel, sana bir şey söyleyeceğim” dedi. Yanına gittim, yine ellerimi iki elinin arısına aldı ve”Biliyor musun, benim annem, babam, kardeşim Amerika’da, dayın onların adreslerini kaybetti. Onları bulursan sen bulursun. Onlar bana bul,” dedi.
Sözlerin ağzından dökülüş biçiminden ve ses tonundaki tekdüzelikten bunları bana söyleyebilmek için çok zor karar verdiği anlaşılıyordu. Önce per kavrayamadım, “Ne diyorsun anneanne, şimdi bizim Amerika’da akrabalarımız mı var?” diyerek biraz da söylediklerini aklımca alaya aldım. Anneannem çok ciddiydi. (…)
– Peki anneanne niye gittiler Amerika’ya?”
– Gittiler işte.
– Ne zaman gittiler?
– Ben çocuktum o zaman.
– Peki seni niye götürmediler?
(…)
Kafam allak bullak olmuştu. (..)Biz, anneannemle dedemi teyze çocukları olarak biliyorduk. Bu doğru değilmiş. Anneannemi de Çermikli diye biliyorduk. Bu da doğru değilmiş. O zamana kadar doğru bildiklerimin çoğu yanlışmış.”
Yaşamı boyunca bütün zorluklara göğüs geren, karşısına çıkan her türlü engelle baş etmeyi bilen güçlü bir kadın olarak tanıdığı anneannesinin neden kendi kimliğine sahip çıkmada çaresiz kaldığının yanıtını arıyor Fethiye Çetin. Onun anneannesinin yaşam hikayesi, katledilen ve sürülen yüzbinlerin, annebabasından koparılıp zorla alınıp Türkleştirilen onbinlerin hikayesi, Ermeni kıyımının hikayesi…
Fethiye Çetin yine bir parça şanslı sayılır, anneannesinin gerçek kimliğini öğrenebilmiş, hatta akrabalarının izini bile bulabilmiş….
Birçoğumuz anneanne ya da babaannelerimizin “dönme” olduğunu duymuşsak da ne gerçek kimliğini biliriz ne de hikayesini öğrenme şansına artık sahibiz. Belki de onun için susamışız birbirine benzer ‘talihli’ insanların yaşam ve aile öykülerine… Fethiye Çetin yazmış, onu örnek alan başkalarının da yazmasını dilerim. Ve tabii ki, bu kitabı herkesin okuması ve tavsiye etmesini de.
BEYHAN POLAT