Mizah öyküsüne ciddi dava!
Dergimize açılan yeni bir dava daha görüldü:
Yargılanan aslında devletin “laikliği” ve “demokrasisi”…
Dergimizin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlyas Emir ile dergimizin yazarlarından A. Kadir Konuk hakkında 8 Mart 2006 Çarşamba günü İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Basın Bürosu tarafından açılan davanın İstanbul Sultanahmet’te bulunan 2. Asliye Mahkemesi’nde duruşması yapıldı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı İsmail Onaran tarafından düzenlenen iddianamede; yazar A. Kadir Konuk tarafından yazılan ve Güney Dergisi’nde 2004 yılında yayınlanan “İkra” isimli öyküde “Allah’a, dinlere ve bu dinlerin peygamberlerine, kutsal kitaplara yayın yoluyla hakaret edildiği” iddia edilerek, 175. maddesi uyarınca cezalandırılmaları istenmişti.
Dergimizin Yazı İşleri Müdürü İlyas Emir duruşmadan önce açılan bu davaya ilişkin olarak basına yaptığı yazılı açıklamada, “AB üyeliği için yapılan tüm hukuki düzenlemelere, düşünce özgürlüğü konusunda söylenen bütün sözlere, yapılan tüm açılımlara rağmen dergimizde yayınlanan bir mizah öyküsü hakkında dava açılması Türkiye’de söylenenlerin göstermelik olduğunun açık bir kanıtıdır. Türkiye’de basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü bu kadardır. Aslında Türkiye’de bir mizah öyküsüne dava açılması mizahın ta kendisidir” dedi.
Yapılan duruşmada İlyas Emir yayınlanan yazının bir mizah yazısı olduğunu, düşünce özgürlüğünü ifade eden ve suç unsuru bulunmayan bir yazıdır diyerek suçlamanın ve davanın kaldırılmasını istedi.
İlyas Emir adına avukatı da suçlama konusu yapılan 175. maddenin yürürlükten kaldırılmış olduğuna dikkat çeken yazılı itirazını duruşmada da tekrarladı.
Bunun üzerine hâkim Sevim Efendiler duruşmadaki Cumhuriyet Savcısı’na diyeceğini sordu ve savcı 5237 sayılı yasanın 216/3 ve 218. maddeleri uyarınca dosyadaki dava konusu yazının bilirkişi tarafından incelenmesini talep etti. Adli Komisyonca belirlenen bilirkişi tarafından incelenip görüşünün alınmasına karar verilerek duruşma 4 Mayıs 2006 saat 11.00’e ertelendi.
Yazının ve konunun dava ediliş gerekçesi/biçimi ilginçtir. Kaldırılan bir maddeden (175. madde) dolayı hala dava açılabilmektedir. Demokratik ve laik olduğunu söyleyen bir devlette, normalinde olmaması gereken önemli başka bir şey olmaktadır. Laik olduğunu söyleyen bir devlet adına Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu iddianamesinde “…sözlerine yer verilerek Allah’a, Din’lere ve Bu Dinlerin Peygamberlerine, Kutsal Kitaplara Yayın Yoluyla Hakaret edildiği kanaatine varılmıştır.” diyerek adeta dini esaslara dayanan bir devletin hukuk işleyişi olan şeriat kanunlarını çağrıştıran suçlamayı dile getirmiş bulunmaktadır.
Acaba laik olduğunu iddia eden devlet adına bir gün bir savcı; ateistlere veya evrim teorisinin bilimselliğini savunanlara karşı açıktan (mizahsız!) hakaret ve küfür edenlere karşı da dava açar mı?
Şimdiye kadar onca açıktan hakaret ve küfüre rağmen neden bu yönde herhangi bir dava açılmadığı ilginç değil mi?