O gün şiir vardı sadece…
27 Mart Pazar günü İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde, 21 Mart Dünya Şiir Günü dolayısıyla GÜNEY Dergisi Şiir İnisiyatifi tarafından organize edilen bir etkinlik yapıldı.
Etkinliğe ulaşılabilen tüm şairler yazılı ve sözlü olarak davet edilmeye çalışıldı. Şiir kitapları yayınlayan kimi yayınevlerine stand açma ve şairleriyle imza saati düzenleme imkanı sunuldu. Sanat-edebiyat dergilerinin büyük bir bölümü davet edildi ve stand açma imkanı sunuldu.
Etkinliğin temel sloganı “Şiir sokağa iniyor, şair-okur-yayınevi buluşuyor” idi. Buna uygun davranıldı.
Davetli çok sayıda şair etkinlikte yer aldı. Ulaşılan bir bölüm şair ise başka etkinliklere katılması nedeniyle vb. katılamadı. Toplam katılım doksanbeş kişiyi buldu.
Programın bir parçası olarak ilan edilen Pablo Neruda, Bertolt Brecht ve Nazım Hikmet’in hayatı ve şiire/sanata yaklaşımlarını yansıtacak olan sinevizyon gösterisi ortaya çıkan bir teknik sorun nedeniyle yapılamadı. Bunun dışında etkinliğin programı planlandığı şekliyle yapıldı.
– Açılış ve sunu: Dergimizin yazarlarından şair Hasan Erkul açılışı, sunumu yaptı. Panelin bir konuşmacısı olarak yer aldı ve paneli yönetti.
– Müzik: Müzisyen Ekrem Ataer sazıyla şiirlerden derlenmiş şarkıları ve türküleri ile etkinliğimizde yer aldı. Şiir gününe ilişkin olarak Ekrem Ataer etkinliğin “Şiir sokağa iniyor!” sloganına atıfta bulundu ve “Bence şiir güzel bir yerde. İster sokakta ister evde, ister kırda, ister bayırda olsun, gerçekte şiir hep sokakta oldu. Ama sokakta nerede durduğu, hangi caddede durduğu önemli” dedi ve “şiirin hep doğru bir yerde olduğunu ve olması gerektiği”ni belirtti.
Panel, paneli yöneten Hasan Erkul dahil olmak üzere tümü aynı zamanda şair olan Gülseli İnal, Tarık Günersel, Orhan Kahyaoğlu ve Sezai Sarıoğlu’nun katılımıyla yapıldı. Bir saat on beş dakika olarak belirlenen panelin süreci, ihtiyaç doğrultusunda yaklaşık iki saate çıkarıldı. Panel “Popüler kültür ve şiir” başlığı altında “Kitle kültüründe egemen olan anlayış ve şiirin yeri”, “Popülist kültür ve toplumcu şiirin yeri”, “Sanat ve edebiyat çevrelerinin görevleri” alt başlıklarını içeriyordu. Panele katılan şairler bu konularda yer yer farklı görüşler savunan pozisyonlarını ifade ettiler. Değişik açılardan da olsa, zaten tartışılmakta olan bu konunun dile getirilmesi ve biraz daha derinleştirmesine hizmet etmesi, önümüzdeki dönemde bu konudaki tartışmanın sürdürülmesine katkı sunmayı amaçlamıştı. Panelin konusu kapsamlı bir tartışmayı gerektirmesine rağmen, panelde yapılan konuşmalar bu amaca ulaşmaya katkıda bulundu. Önümüzdeki sayılarda gerek panelde üzerinde durulan konularda ve gerekse genel olarak bu konuda yürütülen tartışma ve yaklaşımları ele almaya çalışacağız. Panelin konusu olan “Popüler kültür ve şiir”, genel olarak sanatın yeri/durumu hakkında görüşlerimizi yayınlayacağız.
– Şiir okuyan şairler: Halil İbrahim Özcan, Kadir Aydemir, Sennur Sezer, Hasan Sağlam (Dimilice/Zazaca), Ayten Mutlu, Sezai Sarıoğlu, Bilal Kayabey, Latif Hepözbilir (Kurmanci), Kemal Özer, Tarkan Ragıpoğlu, Adnan Özyalçıner şiirler okuyarak etkinliğe renk kattılar.
– Tiyatro: Tiyatro yönetmeni Osman Genç’in hazırladığı ve Güney Kültür Merkezi’nden Tiyatro Güney’in oynadığı “Parça parça ben” adlı oyun, beğeniyle izlendi. Oyunda değişik yaşam zorlukları tiplemelerle, şiirlerle ve ritmik danslarla bütünleştirilerek sergilendi.
– Onur Plaketleri ve Teşekkür: Şükran KURDAKUL, Kemal ÖZER ve Gülten AKIN’a verilmek üzere hazırlanan plaketler takdim edildi. Plaket verilen şairlerin seçimi hakkında şairlerimizin görüş ve önerileri alınmış, o doğrultuda seçilmişlerdi. Dergimizin Onur Plaketi vermede belirlediği şairlerin bunu gerçekten hak ettiklerini ve doğru bir seçim yapıldığı görüşündeyiz.
– Kokteyl: Kokteylde içecek ve kurabiye ikram edilirken, katılımcılar ve izleyenler tanışma ve sohbet etme fırsatı yakaladı.
Yazıişleri Müdürümüz İlyas Emir Diyarbakır Belediyesi’nin düzenlediği Film Festivali’nde Yılmaz Güney Sineması konulu etkinlik ve panele konuşmacı olarak davet edildiğinden bu etkinliğe katılamamıştı.
Edebiyatın bir alanı olan şiire ilişkin yapılan bu etkinliğin, kimi eksikliklerine rağmen, amaca uygun ve başarılı geçtiğini söyleyebiliriz. Kuşkusuz bu başarıda birçok şair, kişi ve kurumun katkısı ve desteği vardı.
Şiir Onur Plaketleri
GÜNEY Dergisi’nin düzenlediği ve ilk olan Dünya şiir Günü etkinliğinde uzun yıllarını şiire adamış, toplumsal gerçekçi şiir akımına önemli katkılar sunmuş, yeni ve genç kuşak şairlere örnek ve ilham kaynağı olan, olması gereken; şiirin güçlü olduğu dönemlerdeki kadar şiirin zayıf dönemler geçirdiği dönemlerde de duruşundan vazgeçmeyen, kendi içinde tutarlı şairlerimizin arasından üçüne şiir Onur Plaketi ve Teşekkür sunmayı uygun gördü.
Hasan Erkul GÜNEY Dergisi’nin sunduğu şiir Onur Plaketlerine ilişkin olarak “Yılların emeğine duyulan onur” olduğunu vurgulayarak plaket alacak ve takdim edecekleri sahneye davet etti.
Uzun yaşamı boyunca toplumcu gerçekçi şiirde tutarlı ve kararlı bir şair hayatı olan şükran Kurdakul fiziken hayatta olmadığından, plaketi Adnan Özyalçıner eşi adına Selma hanıma takdim etti.
Selma Kurdakul plaketi alırken yaptığı konuşmada “hem hazin, hem de onur verici bir mutluluk yaşadığını” söyleyerek eşi şükran Kurdakul adına teşekkür ederek sözlerine başladı.
Selma Kurdakul, emperyalizme karşı savaşta, hem siyasal yönüyle çabalar harcamış, militan olmuş, hem de toplumcu gerçekçi şiire katkı sunmada çaba harcamış 44 yıllık hayat arkadaşı şükran Kurdakul ile birlikte çok sıkıntılı günler geçirdiklerini ve bütün bunlara değdiğini, bu etkinlikte olduğu gibi anıldığını gördüğünde ve anılmaya devam edeceğini düşündüğünde memnun olduğunu belirtti.
Kurdakul konuşmasında Güney Kültür Merkezi tiyatro oyuncularının sunduğu ve şiirlerden parçalar içeren oyunu beğeniyle izlediğini söyleyerek ayrıca memnuniyetini dile getirdi.
Adnan Özyalçıner ise “ben bu ödülü popülizme düşmeden, şiirlerimizi kitlelere ulaştırmış ve toplumsallaştırmış bir şair olan Şükran Kurdakul adına veriyorum” dedi.
Kemal Özer’e plaketini Güney Kültür Merkezi adına genç bir kadın arkadaşımız takdim etti. Kemal Özer plaketi alırken “çok anlamlı bir değerlendirme karşısında kaldığını” belirtti ve “hem gün olarak şiir günü toplantısında verilmesi, hem verilen arkadaşlarımın bugüne kadar ortaya koyduğu değerler ve hem de veren derginin kurucusunun bir sanat insanı olması ve onunla birlikte sanata başladığı Yılmaz Güney’in adını taşıması, bu ödülü benim için her şeyden daha önemli, güzel bir ödül olarak hatırlamamı sağlıyor ve bu ödülü layık gören arkadaşların hepsine teşekkür ediyorum” dedi.
Gülten Akın etikinliğe gelecek durumda olmadığından, kendisine bizzat ulaştırılmak üzere şair olan Sennur Sezer PEN adına yine şair Halil İbrahim Özcan’a ödülü takdim etti. Sennur Sezer Gülten Akın’a ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Bugüne kadar yaptığı hiçbir işi savsaklamadı. Ne analığı, ne eşliği, ne şairliği… Ne 12 Mart’ta, ne 12 Eylül’de… Hepimiz biliyoruz, Mamak’ta hem ana olarak vardı, hem avukat olarak… İtilip kakılanlar arasındaydı. Ama bunu da yazdı, belgeledi, tarihe bıraktı. Onu hep yüzyılımızın en önemli isimlerinden biri olarak anacağız. Tıpkı Şükran Kurdakul gibi, tıpkı Kemal Özer gibi O da hem tanık, hem de savcısıdır yaşanan hayatın”.
AZİZE BENGİSU