nasıl – nerede başlamıştı hayat
bulut kadar hafifken dokunuşların
okşamaların
şevkatle bakarken yorgun gözlerin
hepsi
hepsi
nerede başlamıştı
nasıl atmıştı ilk adımlarını
hayatımız
şimdi ahşap bir tabutu süsleyen
oyalı kırmızı bir yemeniyle mi
son bulacak hikayemiz
sıradan bir cenaze merasimi
oyalı kırmızı bir yemeni
tüy kadar hafif bir baş bağı
ilmek ilmek
düğüm düğüm
çile çile
her düğümde gözyaşı
her düğümde kan
belki de ak saçlarında
çocuk gönlünde
karayağız bir delikanlıydı
o düğümlere akan
nerelere sorarım seni
hangi dağ yamaçlarına
hangi keçi patikalarına
hangi çatlak topuklu arkadaşına
nerelere sorarım seni annem
hangi çığlık türkülerine
hangi ağıtlara
ne garip
dünya hala dönüyor bizsiz
benim dışımda
ah annem
göğsüm yerinden sökülüyor
ah diyorum
göz pınarlarımda gözlerin çoğalıyor
artık hep tökezlerim
hep kanar dizlerim
hep uzanır ellerim
nasırdan yoğrulmuş
şevkatli parmaklarına
geriye kalan
oyalı kırmızı bir yemeni
boynuma dolanan