İlginç bir kukla filmi
Bir itiraf: Kanadalı bir ekibin yaptığı ve Amerikan tarzı yaşamla gırgır geçen, hiçbir tabu tanımayan South Park isimli karton filmlerin sürekli izleyicileri olmasını, bu dizinin –içlerinde yargılarına değer verdiğim bir bölüm insanın da yer aldığı– kimileri için adeta bir kült statüsünde olmasını bir türlü anlayamıyordum.
Bu yüzden genç bir arkadaşım bu ekibin yaptığı bir kukla filmi olduğunu söyleyip filme gitmeyi teklif ettiğinde, teklife hiç sıcak bakmamıştım. Fakat ortalıkta ikna edici bir alternatif olmadığı için, biraz da meraktan tabii sonunda arkadaşımın önerisine uydum. İyi ki de uymuşum!
Team Amerika, kukla figürlerinin her türlü doğallıktan uzak hareketleri ile, basit resim-karton kulis önünde çekilmiş bir film. Aslında bir film, bir sinema eseri değil. Filme çekilmiş bir kukla oyunu.
İçerik olarak provokatif, hiçbir siyasi-ahlaki tabuyu tanımayan, küfürbaz, adeta herkesle ve her şeyle gırgır geçen bir oyun. Bir yanı ile en acımasız bir emperyalist yaklaşım/saldırı eleştirisi, bir yanı ile en acımasız bir liberal kültür eleştirisi. Ve bunu kuklalarla, gülerek, güldürerek yapan bir oyun.
Filme ismini veren “Team Amerika” Dünya Polisini oynayan –iki erkek iki kadın– 4 kişilik bir ekip. Bunların bir de merkezde oturan şefi ve bütün dünyada egemenliği sağlayan bir merkezi bilgisayarı var. Filmin hemen girişinde bu ekibin nasıl çalıştığını görüyoruz: Ekip bir terörist grubun elinde “kitle imha silahı” Paris’te bir suikast hazırlığı içinde olduğu haberini alıyor. Ve derhal uçaklarına, helikopterlerine atlayıp Paris’te serseri mayın gibi dolanan –tabii Arap, Müslüman, şefleri Bin Laden tipli– teröristleri yok ederek, dünyayı kurtarmaya gidiyorlar. Dillerinde team’in temel şiarı “Amerika! Fuck Yeah!” Öyle de davranıyorlar. Teröristleri ortadan kaldırma, insanlığı kurtarma ateşi içinde Paris’in gördüğü en büyük kitle katliamını, bu arada Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi gibi Fransa’nın ulusal baş yapıtlarını da yerle bir ederek yaşatıyorlar Parislilere! Paris yanıp yıkılmıştır. Olsun. Fuck Yeah. Dünyayı kurtardı team Amerika!
Fakat bu kurtarma operasyonu içinde ne yazık ki team’imiz içinde, sarışın psikolog team arkadaşına aşık olan ve ona evlenme teklif eden yakışıklımız hain bir terörist kurşununa kurban gidiyor. Dünyayı kurtaran kızımız hüzünleniyor, depresyonlara giriyor.
Bu arada fakat teröristlerin dünyayı yok etmekten vaz geçmedikleri, “Kuzey Kore diktatörü Kim Jong İl’in teröristlere kitle imha silahları vereceği” bilgisini veriyor her şeyi bilen bilgisayar. Team Amerika dünyayı kurtarmak için iyi rol yapmasını beceren bir vatansevere ihtiyaç duymaktadır. Bu vatansever Broadway’in en yakışıklı ve en ünlü müzikal oyuncusu olan Gary’nin kişiliğinde bulunuyor.
Gary ile ilk tanıştığımız sahne, “hepimiz aidsliyiz” müzikalinde aynı isimli şarkının söylendiği sahne. Yalnızca bunun için bile görmeye değer dediğim ve filmi sevmeye başladığım sahne bu. Sonra onun şef tarafından team amerikaya kazanılması, Kahire’de terörist kahvesinde terörislerin içine ajan olarak sızması, ardından team amerikanın piramitleri filan yok ederek dünya kurtarma misyonuna çıkması filan geliyor.
Tabii Gary ile sarışın yalnız psikologumuzun birbirlerine aşık olmaları ve ardından kukla pornosu da geliyor.
Ardından Amerika’da Hollywood liberalleri ile gırgıra geliyor sıra. Sean Penn, Alec Baldwin, Susan Sarandon, Helen Hunt vb. aslında uzaydan dünyaya egemen olmak için gönderilmiş bir böcek olan Kim Jong İl’in barış isteğini ciddiye alıp onun kuklası oluyorlar. Fakat barış için, öldürmekten savaşmaktan, suikast yapmaktan filan da çekinmiyor bunlar. Artık çok konuştuk yeter, biraz da eylem diyen Michael Moore intihar komandosu olup, team amerikanın merkezini havaya uçuruyor.
Kahraman Gary depresyonlara girip içkiye vuruyor kendini. Ve acıklı şarkılarla aşkını dile getiriyor: “Benim sana en az Ben Afleck’in oyunculuk dersine ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacım var!” vs. vb.
Sonunda tabii Team Amerika bir sürü macera ertesinde dünyayı yok olmaktan kurtarıyor. Bu arada Hollywood da temizlenmiş oluyor.
Amerika… fuck yeah!
Bence görün bu filmi. Belki siz de sonra South Park sevenleri derneğine üye olursunuz.
Anuş Pazarciyan